14 Ekim 2017 Cumartesi

Sana Söz Nazime Ana Biz KAZANACAĞIZ

Patron olmasa da işçi olur, çok da güzel olur...

Bugün İnternet üzerinden haber taraması yaparken sol haber portalında bu haberi fark ettik, gözden kaçırmışız. Röportajı yapan arkadaşımız kimdir bilmeyiz ama durumu öyle bir özetlemiş ki hakkını vermiş. Çağrımız röportajı veren arkadaşımıza bu sömürü düzenine son vermek için bizim ile irtibata geçersen de seviniriz. Tam da özetlediğin gibi sarı sendikanın hortlamasıyla patronlar daha rahat, sömürü son bulsun diye çalışma yaparken aynı zamanda da işçileri sarı sendika belasından kurtarmak hepimizin görevi.

(Haber sol.org.tr den alınmıştır)


Zonguldak’ın Kilimli ilçesine bağlı Çatalağzı beldesinde faaliyet gösteren Eren Enerji’ye ait termik santralde sendikalaşma sürecinde işten atılanların sayısı artarken, işçilerin mücadelesi disk öncülüğünde devam ediyor.
Ağustos ayında üç işçi DİSK’e bağlı Enerji-Sen’e üye oldukları gerekçesiyle Eren Enerji yönetimi tarafından hukuksuz bir biçimde işten çıkarılmıştı.
Eren Enerji yönetimi sendikalı olan işçileri önce tehditle sendikadan istifaya zorlamış, bu gerçekleşmeyince işlerine son vermişti.
Bu hukuksuzluk karşısında 24 Ağustos tarihinde Enerji-Sen’in işçilerle birlikte gerçekleştiği basın açıklamasını, her hafta cuma günleri Eren Enerji önünde yapılan eylemler takip etti. Bu süreçte işten atılanların sayısı da 13’e yükseldi.
Dışarıda devam eden eylemler, içeride işçilerin örgütlenme arayışı sürerken, patronların imdadına Hak-İş yetişti. Yandaş Hak-İş’e bağlı Enerji-İş Sendikası, sınıf mücadelesinin teslim alınması için bilindik yöntemi izleyerek Eren Enerji’de AKP’li olduğu bilinen işçilerin desteğiyle örgütlenmeye başladı.
Eren Enerji’de çalışan bir işçiyle şirketteki sendikalaşmaya giden süreci ve bu süreçte yaşananları konuştuk...

Eren Enerji’de ne zaman işe başladın? İşe başladığında bugün yaşanan veya benzeri başka problemler var mıydı? Gözlemlerin nasıldı?

Ben 2015 yılında iş başı yaptım. Başlangıçta işçiler içerisinde memnuniyetsizlikler vardı fakat bu şekilde tepkiler göze çarpmıyordu.

Tepkiler ne şekilde gelişti? Gözlemlediğin ve içerisinde bulunduğun kadarıyla anlatabilir misin?

Santralin liman kısmı vardır.Orada işçiler kendi aralarında konuşurlarken “yapsa yapsa o yapar” diye birbirlerine başka bir işçi abiyi öneriyorlardı. Burada bahsedilen kişi, aklına güvenebileceğimiz ve işaret ettiği yolda ilerleyebileceğimiz bir işçi. Onun bize öncülük yapabileceği söyleniyordu.

Problem nedir peki?

Problemimiz şirketin yürüttüğü ücret politikası. Maaşlar zamanında yatıyor, ancak enerji sektörü gibi ağır bir iş kolunda hak ettiğimizden çok daha düşük ücretler ödeniyor. Patronların düşüncesi “çok iş az para.”

Sendikaya üyelik konusuna gelecek olursak, sendikalaşma sürecinden nasıl haberdar oldunuz?

Ekip başları ekiplere sendikanın geldiğini ve herkesin üye olması gerektiğini duyurdu. Tabii bunun çalışmaları daha önceden yapıldı. Limanda bulunan iş makinelerinde çalışanlar ücretlere tepki gösteriyor ve istedikleri zammı elde edemeyince santrale sendikayı sokmaya karar veriyorlar. Bu durum bize de bir yol açtı ve biz de sendikalı olmayı kabul ettik. Çünkü sömürü ve haksızlık santralin her kısmında var ve bunun aşılması gerektiği konusunda hemfikiriz. Dediğim gibi mesele konuşuluyor ve işçiler arasında gündeme getiriliyor. Toplantılar düzenleniyor ve önce yaklaşık yüz kişi toplanıyor. Ancak bu toplantıların yapıldığı süreçte öncülük eden birkaç işçi süreci terk ediyor.

"SENDİKAYA ÜYE OLANLAR FİŞLENDİ"
Bu sürecin santral içerisinde çalışırken size yansıması oluyor mu?

Evet, olmaz mı… Saha kontrol şefi, alanda çalışan işçilere tek tek sendikaya üye olup olmadıklarını soruyor. Yani sendikaya üye olanları fişliyorlar. Bu şekilde patronun tarafında kalıp yalakalık yaparak terfi alanlar oluyor.


“ÇATES ÖZELLEŞTİRİLDİ, TTK NEREDEYSE DURDU, ÇALIŞACAK ALAN KALMADI”
Diğer işçilerin tepkileri nasıl oluyor?

Enerji-Sen’in örgütlü üye sayısı yeterli değilmiş. Zaten DİSK’e üye olan birkaç işçi de işten çıkarılınca işçiler arasında “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığı gelişmeye başladı. Patronların da ihtiyacı olan şey tam da bu, korku hali. Birkaç işten çıkarma ile süreci kolayca kontrol etmiş oldular. Şimdi işçilerin bazıları hala Enerji-Sen ile görüşüyor ancak büyük bir kısmı korkuyor ve geri çekiliyor.

Yani patronlar işçilerin DİSK’te örgütlenmesinin önüne bir şekilde geçti. Peki şimdi ne olacak?

Şimdi Hak-İş diye bir sendika gelmiş.Yaklaşık 300 kadar işçiyi örgütlemişler. Hak-İş ve DİSK’e üye olanların dışındaki işçiler ise korkuyor.

Neden korkuyorlar?

Zonguldak’ta iş alanı yok. Eren Enerji, santralin kurulduğu toprağı değerinin çok altında bir fiyata sahiplerinden satın alıyor. Ancak buradaki toprak sahiplerine Eren Enerji’nin ödediği para çok geliyor. Eren Enerji yerelden işçiler çalıştırmaya başlıyor ve insanlar bir şekilde elde ettikleri işlerini kaybetmek istemiyorlar. Çünkü burada işsiz kalmak demek gurbete gitmek demek. İnsanlar kendi topraklarında doymak ve yaşamak istiyor. Bu en büyük ve en doğal hakları. Öte yandan bir elektrik santralinin yanılmıyorsam 100 km yakınında herhangi bir yerleşim alanı bulunmamalı. Rusya, Ukrayna, Avrupa ülkeleri bunu yasallaştırmış. Termik santrallerin etrafında insanlar yaşamıyor. Ancak bizde böyle bir yasa bulunmuyor. Bacalardan yayılan zehirli gazın insanları, hayvanları ve toprağı zehirlenmesine göz yumuluyor. Sadece işçiler değil çevrede yaşayan tüm insanlar, bitkiler, hayvanlar, hatta denizdeki balıklar bile tehlike altında. Devlet bu yöredeki yaşamları koruma altına almamış, hükümet canlıların yok edilmesinin önünü açmış durumda. ÇATES özelleştirildi, TTK üretimi neredeyse durdurdu. İnsanların çalışacak alanı neredeyse kalmadı. Kendi imkanlarıyla göçüp başka yerlerde hayat kurmak gibi bir lüksleri de yok. Bizler, vergilerin bu kadar arttığı, enflasyonun ve işsizliğin bu kadar yüksek olduğu bir ülkede bir şekilde ekmek parası kazanmak zorundayız. 80 milyonluk ülkenin 80 milyonu da birkaç büyük şehre sığmaz. Fakat bu, işçileri sömürmenin patronun hakkı olduğu anlamına gelmez. Sen hem gelip burada bizim topraklarımıza konacaksın, bizi neredeyse bedavaya çalıştırarak trilyonları cebine indireceksin; hem de hakkımızı aradığımız zaman bizi kapıya koymakla tehdit edeceksin, işten kovacaksın...

“TÜM İŞÇİLER SÖMÜRÜLDÜKLERİ KONUSUNDA HEMFİKİR”
İşçiler arasında şu anki durum nedir? Yani bir şeyler yapmak gerektiğine dair bir fikir birliği var mı?

Şu anda somut olarak herhangi bir birliktelik yok.Terfi ve kariyer peşinde olanlar hariç tüm işçiler sömürüldükleri konusunda hemfikir. Fakat korkudan kimse birbirine bu konuyla ilgili bir şey söylemiyor.

Peki sence Hak-İş böyle bir ortamda nasıl örgütleniyor?

Onu tam olarak bilemiyorum ama işçiler arasında AKP’li olanlar var ve sanki Hak-İş’i tanımıyormuş gibi davranarak işçileri orada örgütlenmeye teşvik ediyorlar. “DİSK’ten bir şey çıkmadı, Hak-İş geliyormuş, bari oraya üye olalım” diyorlar.

Yakın geçmişte Eren Enerji’de bir yönetim değişikliği olmuş.Yeni yönetim eskisine göre nasıl bir yaklaşım içerisinde görünüyor? Bunun sinyallerini vermiştir çoktan.

Eski yönetim bizlerin sendikalaşmasına karşı değildi, yer yer sendikanın olması gerektiğini de savunduklarını duyduk. Zannederim yönetimi de bu yüzden değiştirdiler.

Yeni yönetim ücret politikasına dair açıklamalarda bulundu mu?

Normalde üç ayda bir yarım maaş ikramiye alıyoruz. Aldığımız duyumlara göre bu ikramiyelerin bir yıllık toplamını 12 aya bölerek maaşlara zam yapılmış gibi yansıtacaklar. İkramiyeleri de kaldıracaklar, yani “aynı tas aynı hamam.”

                                                                   

BİZE "SİZ RAHAT DURMAZSINIZ DİYORLAR"
Yeni yönetim gelir ve eskiyi unutturmaya çalışır. Var mı öyle bir durum?

Kesinlikle var. Sendikalaşma çabalarından önce yönetim tarafından futbol, voleybol, bilardo, masa tenisi gibi turnuvalar düzenlenirdi. Bir buçuk yıldır hiçbir şekilde bu gibi etkinlikler yapılmıyordu. Yeni yönetim motivasyonu arttırmak amacıyla tekrar bu turnuvaları düzenlemeye başlayacakmış. Onun dışında işçilerin amir ve temsilcileriyle toplantılar yapılıyor.

Bu toplantıların içeriği nedir?

Her ekibin şefi ve yine her ekipten bir işçi katılıyor bu toplantılara. Yönetim öyle istiyor. Bizleri almıyorlar, ekip şefleri de bizleri götürmüyor. Nedenini sorduğumuzda bize “siz rahat durmazsınız” diyorlar. Çünkü biliyorlar ki, biz o toplantılarda taahhüt edilen start-stop ödemelerinin, maaşların ve ücretleri ödenmeyen mesailerin hesabını soracağız, hakkımızı arayacağız.

Toplantıya katılanlar ne hakkında konuşuyorlar peki?

Ne konuşacaklar ki? İş kıyafetleri, servisler... Onun dışında herşey çok iyiymiş gibi... Zaten yönetim, istedikleri cevabı verecek birkaç işçiyi özellikle seçiyor. Sonuçta işçilerin fikrini almış, sorunlarının çözümü için bir şeyler yapmış oluyorlar.

Start-stop ödemesi nedir?

Üçüncü baca açıldığında çok çalıştığımız için bize start-stop adında bir tür ikramiye verileceği sözü verilmişti. Aylar geçti bir kuruş ödenmedi. İdari işler dışında çalışan herkes start-stop ücretini aldı. Bir biz alamadık.

İdari işler hangi bölümleri kapsıyor?

Birçok bağlı birim var; satın-alma, lojistik, ambar, temizlik, liman gibi…

Neden taahhüt edilen ödeme sizin bölüme yapılmadı?

Nedenini sorduk, aldığımız cevap komikti. “Sizin üretime bir katkınız yok” dediler. Biz de arkadaşlarla oturduk tartıştık. Yani üretim bir bütündür ve her birimin üretimde payı vardır. Mesela santral dışına taşınmak üzere limanda istiflenen kül kamyonlara yüklenip taşınmasa, arkasından gelecek külü yığacak başka bir yer kalmayacak ve üretim aksayacak.

“KAYBEDECEK BİR ŞEY KALMADI”
Her cuma öğleden sonra işten atılan işçiler santral önünde eylem yapıyor. Çalışanlar ile eylem yapan işçiler arasında diyalog var mı?

Çalışmaya devam edenler korkudan selam bile veremiyorlar. Yanlarına gidemiyor, destek olamıyorlar. Ancak Hak-İş örgütleniyor ve kimse sesini çıkarmıyor.

Neden ses çıkarmıyorlar? Hak-İş bilindiği üzere hükümet sendikası, yani doğal olarak patron dostu bir sendika... Aynı tutumunu Eren Enerji’de de sergileyeceğini patronlar ve yönetim de çok iyi biliyor olsa gerek ki onların örgütlenmesinden rahatsızlık duymuyorlar.

Kesinlikle. Normalde patronlar hiçbir sendikayı istemiyordu. Sendika gelirse üretimi durdurur herkesi işten atarız diyerek tehdit ediyorlardı. Ancak DİSK’in örgütlenmesinden sonra nasıl olduysa Hak-İş geldi, yönetim ve patronlar tarafından herhangi bir zorluk çıkarılmadan örgütlenmeye başladı. Yani o tehditleri sıralayanlar şimdi ayaklarını uzatmış hükümete teşekkür ediyordur.

Bu durum işçiler arasında nasıl karşılık buldu?

İşçilerin üzerine bir ölü toprağı atıldı. Kimse isteyerek, severek çalışmıyor. Şimdi moral olsun diye piknikler, sportif etkinlikler düzenliyorlar. “Kimse kimseden üstün değil, kimse kimseyi ezemez” gibi açıklamalarda bulunuyorlar.

Diğer işçiler gibi senin de maddi olarak sorumlu olduğun ailen ve ihtiyaçların var. Sen korkmuyor musun?

Korkmuyorum. Kaybedecek bir şey kalmadı çünkü. Ben askerden geldiğimde çalışmak için ilk defa kendi memleketim dışında bir yere, Gebze’ye gittim. Bana mesaiye kalır mısın diye soruyorlardı, ben de kalıyordum. Yarım saat bile kalsam ücretimi yatırıyorlardı. Ben böyle bir mesai ücretinin varlığını bile bilmiyordum. Dışarıda öğrendim haklarımı. Ancak Kilimli’ye gelip Eren Enerji’de işe başladığımda gördüm ki, buranın işçileri böyle şeyleri bilmiyor. Anlatıyorum, haklarını aramalarını, seslerini yükseltmelerini söylüyorum. Tüm dileğimiz işçilerin, haklarını elde etmek ve insanca yaşayabilmek için mücadele etmeleri. Kimse kimseye kara kaşı, kara gözü için, aynı ülkenin vatandaşı olduğu için iş vermez. Bu sömürü düzeni de böyle gitmez. İşçi olmazsa patron olmaz ancak patron olmazsa işçi olur, çok da güzel olur.

13 Ekim 2017 Cuma

Ey Eren Şirketi,



Ey Eren şirketi,

Dün sevgi dolu açıklamalarınızı basından okuduk. Bizim tamda kendimizi sorgulamaya başladığımız bir anda acaba yaptığımız eylemler yerini bulmuyor mu? Diye tartıştığımız bir dönemde sorularımıza cevap niteliği taşıyan bir açıklama geldi sizden, inanın çok mutlu olduk. Kendi gerçekliğinizi her hafta duymak sizi rahatsız etti ki demek bu açıklamaları yapma gerekçesi duydunuz. Bilmenizi istediğimiz bir gerçek var yaptığınız açıklamaya muhtemelen yazıyı kaleme almasını istediğiniz insan dahi gülmüştür çünkü biz ve tüm Zonguldak halkında aynı izlenimi yarattınız, yazınızı gülerek okuduk. Çok zorlanmış da olmanız gerekiyor yazıyı kaleme alırken çünkü yalan zor zanaattır. Herkesin harcı da değildir.

Ey Eren Şirketi,

Bizlerin iş ahlakına yakışmayan davranışlarda bulunduğumuzu ve uyarıları dikkate almadığımız için işten atıldığımızı yazmışsınız. Ya insana sormazlar mı bu işçilerin hemen hepsini kısa bir süre öncesin de siz terfi ettirmediniz mi? Yaptıkları çalışmalardan dolayı teşekkür eden siz değimliydiniz. Sizin iş ahlakı dediğiniz şeyi biz iyi biliriz deniz suyu içip ses çıkarmamak, sizin iş ahlakı dediğiniz şey iyi biliriz iki yıl zam yok denildiğinde ses çıkarmadan sefalete teslim yaşamak, sizin iş ahlakı dediğiniz şeyi iyi biliriz anayasal hakkımızı kullanmamak sendikadan istifa etmek köleliğe teslim olmak. Siz kendinizi yalanlarınız ile aklama derdine düştünüz ama KRAL ÇIPLAK haberiniz olsun herkes görüyor, biliyor ve tüm Zonguldak bunu konuşuyor.


Ey Eren Şirketi,

Yazınız da demişsiniz ki işçilerin tazminatlarını ödemeyebilirdik doğru tazminatsızda atabilirdiniz biz bunları başında konuştuk ve biliyorduk hatta Türkiye’nin birçok yerinde de işverenler aynı yolu izliyorlar ve işçileri işten tazminatsız atıyorlar. Sizin de bilmeniz gereken bir gerçek var bu işçilerin hepsi işe geri dönüş davalarını kazanıyorlar ve kıdem, ihbar tazminatlarını da faizi ile geri alıyorlar buda yetmiyor boşta geçen süre olarak 4 ay da işçilere para ödüyorlar.  Sizin de kapının önüne koyduğunuz işçiler yani biz açtığımız işe geri dönüş davalarını kazanacağız hatta, hatta sendikal tazminata da mahkum olacaksınız bunu sizde iyi biliyorsunuz ama yine de bu konular hakkında bilgisi olmayanları da yanıltmaya çalışalım diyorsunuz. Tabi yerlerse.


Ey Eren Şirketi,

İşten atılmak için özel çaba içerisinde olan işçiler var demişsiniz. Sormak lazım size dayanışmanın adı ne zamandır sizde çıkar sağlamak olmuştur.  Beraber yol yürüdükleri işçi arkadaşlarını yarı yolda mı bırakmak yakışır mı o insanlara. Baskı ve tehdit ile içeride bulunan işçileri işten atılan işçiler ile ayrıştırma çabası içerisinde olduğunuzu hepimiz bilmiyoruz. Yanınıza aldığınız emir eriniz gibi çalıştırdığınız mülki amirleriniz aracılığı ile işçileri nasıl tehdit ettiklerinizi bilmiyormuyuz. Kardeşleri ile işten atmak ile tehdit ettiğiniz işçileri, çocuklarının burslarını kesme tehditlerinizi, iş barışını böyle sağlamaya çalışıyorsanız haberiniz olsun bu gelecek ikinci fırtınanın habercisidir ve önüne çıkacak üm engeli de süpürüp götürecektir. Var mısınız şöyle bir açıklama yapmaya kapıda ki işçiler ile dayanışmak için isteyen gidebilir kimseyi tehdit etmeyeceğiz ve işten atmayacağız diye bütün basın önün de söz verin bakalım baskı altında tuttuğunuz o işçiler nasıl o kapılarda olacaklar işten atılan işçilerle yanı bizim ile nasıl bir dayanışmaya girecekler hepimiz göreceğiz. Biz kimseyi tehdit etmedik falan da demeyin sakın haaa elimizde ses kayıtlarınız var yeri ve zamanı geldiğin de onları da açıklamasını biliriz.


Ey Eren Şirketi,

Bir lafta bölge halkına sırtımızı dönmeyeceğiz demişsiniz. Bu topraklarda bulunan bütün insanlar sanki size mecburmuş gibi davranıyorsunuz ya bu burnu büyük tavırlarınızın sebebi muhtemelen paranızdan aldığınız güçten geliyor. Sizlerden önce bu topraklarda zehir solumadan yaşıyorduk. Üzerine inşa ettiğiniz işletmenin altında bizim atalarımızın mezarları var, sizin işletmenizin altın da bizim çocukluğumuz var anılarımız var. Biz çalışanlarımıza ekmek veriyoruz diyorsunuz ya bizde sizlere alın terimizi veriyoruz. Bize herhangi bir şey hibe etmiyorsunuz. Siz değilmiydiniz daha sendikalaşma talebimiz yokken küçülmeye gideceğiz 160 Megawatt’lık santrali kapatacağız diye bizleri tehdit eden her talebimizin önüne aynı gerekçe ile kesmeye çalışan aynı durumu ısıtıp ısıtıp işçilerin önüne sunuyorsunuz. Zarar ediyoruz diye bağırıyorsunuz ya başta biz olmak üzere herkes biliyor zarar ediyor olsanız bir gün durmazsınız Zonguldak ilini ilk terk edecek olan siz olursunuz. Doğup büyüdüğümüz topraklarda gene biz kalacağız. Buranın çıkarlarını yine biz savunacağız.


Ey Eren Şirket,

Bir lafta sendikamıza etmişsiniz üstü kapalı olarak, şunu iyi bilin sendikamız başından beri bize ne söz verdiyse bunu da yerine getirdi, bizim ekmek mücadelemize bizden daha fazla katkı sağladı ve sizin yaptığınız gibi de yalan konuşmadı. Bizim sendikalı olmayı tercih etme gerekçemiz sizin her gün işten atma tehditleriniz karşısında ceketimizi alıp gitmeyelim diyedir. Hani demişsiniz ya herkes işini yapsın diye inanın bütün sendikaların işi bu olmalı, güvencesizliğe karşı bayrak açmalı. Sendikalar yasa gereği işçilerden yana taraf olmalıdır ve ona göre çalışmalıdır ancak memlekette sendikacılık denen şey deri koltuklarda göbek şişirmek olduğu için masa başlarında işçilerin alın terini satmak olduğu için karşınızda emekten, işçiden  yana bir sendika çıkınca normaldir bu tavrınız, karalama çabalarınız. Unutmadan kimin memlekete ve bölge halkına faydası var buna siz karar veremezsiniz haddinizi de aşmayın, ekmek mücadelemize destek veren kişi ve kurumları karalamayın.


Ey Eren Şirketi,

Derdimiz bir yeri iddia etiğiniz gibi dizayn etmek falan değil ancak sizin göremediğiniz bir durum var bu yaşanılan tablonun tek sorumlusu sizsiniz bunun farkında değilsiniz yada beceriksizliğinizi kabullenmek istemiyorsunuz. O şirketiniz dört dörtlük yürütülen bir yer olsaydı başta müdürleriniz istifa edip gitmezlerdi biz de kapının önünde olmazdık sendikalı bir şekilde çalışıyor olurduk durum bu kadar basit. Bu durumu görüp okumayan da kimse yoktur. Her Cuma kapının önünde söylediklerimiz bu işin çözümüne dair sözlerimizdir ama anladığımız siz çözüm değil sorun diyeceksiniz, taleplerimizi yok sayacaksınız bu işi de tırmandıracaksınız. Her hafta Cuma gelir kapıda bağırır giderler sanıyorsanız bütün kurgunuzu buna göre yapıyorsanız yanılırsınız bizim için bu daha başlangıç.

Ey Eren Enerji,


Bu işe ilk başladığımız günden beri söyledik haklarımızı biliyoruz istiyoruz ve almadan da geri dönmeyeceğiz. Taşıdığımız miras bize 91 yılında madenci atalarımızdan kalan mirastır bu mirası da asla ayaklar altına aldırmayacağız. Bu toprakların çocukları olarak bir kez daha ilan ediyoruz ki bu kavgada biz kazanacağız biz kazanacağız biz kazanacağız.

12 Ekim 2017 Perşembe

İŞÇİLER YARIN YİNE DİRENECEK!


Sevgili TURGUT GÜVEN yazınız gene geç geldi ama bu hafta şunu biliyorduk ve arama ihtiyacı hissetmedik "biz direndikçe yazı geçte olsa gelecek ama gelecek" güç veriyorsun. Teşekkürler. 


Eren Enerjiden işten çıkarılan işçiler yarın (Cuma) yine santral önünde yedinci kez basın açıklaması yapacaklar. Emekten yana kişi ve kuruluşların işçi kıyımına sessiz kalmamaları için Eren Enerji önünde olmaları gerektiğini düşünüyorum..
Zonguldak gibi emek yoğun bir geçmişi olan bu kentte işçilerin üstelikte sendikal örgütlenme haklarını kullanırken işten çıkarılmalarına rağmen seslerinin duyulmaması çok vahim bir durumdur.
İşin kolayına kaçmak yok!
Kim nereyi temsil ediyorsa Eren işçilerini desteğe tek başına değil, temsil ettiği üyeleriyle gelmeli. Çünkü tek başına destek bu aşamadan sonra yeterli değil.
Zonguldak Demokrasi platformu, siyasi partiler özellikle CHP, Sendikalar, Belediye Başkanları üyeleriyle ve çalışanlarıyla Eren patronu tarafından işten çıkarılan işçilerin yanında olmak zorundadır.
Geçtiğimiz günlerde yandaş basınının manşetlerini süsleyen bir haberde şöyle deniyordu. “Eren Enerji Zonguldak çocuklarına emanet” hatta haberin içeriğinde “Zonguldak çocuğu Cem Çifçi ve Deniz Şahin’in göreve getirilmesi işçiler arasında bayram havası estirdi” gibi hayal ürünü gerçeği yansıtmayan haberler yapıldı. Bu görev değişikliğini köşelerinde yazan yalamalarda boş durmadılar tabi.
Göreve getirilen “Zonguldak çocukları” işçiler lehine mi yoksa patronlarının menfeatine mi çalışmalar yapıyor! Eren Enerjide sözüm ona sosyal projeler geliştiriliyor.
Çalışan işçilerle görüşülüp istekleri soruluyor. İşçilerin ortak isteği, işten çıkarılan arkadaşlarının geri alınması oluyor. Çünkü vicdanlar kanıyor.
İşçilerle görüşmenin asıl amacı ise eyleme destek olunmaması için üstü kapalı uyarılar yapmak. İşte sözde “Zonguldak çocuklarının” bu aşamada görevi Eren Enerjide çalışan işçilerin, işten çıkarıldığı için eylem yapan arkadaşlarıyla bağını kesmek.
Bunlara mı Zonguldak çocukları diyeceğiz! Bunlar Anayasal hakkını kullanan işçileri işten atarak iş barışını bozan Eren patronunun paralı askerleridir.
İşten çıkarılan işçiler her hafta yaptıkları haklı ve aklı başında eylemler sürerken Eren patronu dün akşam saatlerinde yerel basına bir açıklama göndermek zorunda kaldı.
Eren patronu açıklamasına “uzun süredir kamuoyunda yer alan, yazılı-görsel basına ve sosyal medyaya konu olan 13 işçi arkadaşımızla sanıldığı gibi sendikalaşma faaliyetleri içerisinde bulunduklarından ötürü değil, şirket yönetimini karalamaya yönelik söylemler, bu ve benzeri konularda iş ahlakına uymayan hal ve hareketler içerisinde bulunduklarından dolayı yollarımızı ayırmış bulunmaktayız” diyerek eylem yapan işçilere iftira ile başlaması kamuoyunda işçilerin haklılığını gölgelemek için boşa bir çaba olarak görüyorum.
Konu buraya gelmişken geçtiğimiz günlerde CHP İl Başkanı Ahmet Altun buna benzer bir açıklama yaparak, “işçiler sendikal faaliyetlerinden değil, işverene küfür ettikleri için işten çıkarılmışlar” demişti.
Gerek Enerji Sen. Sekreteri Süleyman Keskin gerekse işten çıkarılan işçiler bu bilginin yalan olduğunu, ellerindeki yazılı işten çıkarılma gerekçelerinin içinde böyle bir ifade olmadığını Ahmet Altun’a ıspatlamış olmalarına rağmen Altun yapmış olduğu talihsiz açıklamayı bu güne kadar düzeltmiş değil. Altun alet olduğu yalanı Zonguldak kamuoyu önünde düzeltmeli. Eren işçileri kendisinden bu düzetmeyi bekliyor.
Eren patronu açıklamasında çalışanları ve yöre halkı için ne kadar cefakar olduğunu anlatmış.
Açıklamada neler yok ki: Örneğin; işlerine son verilen işçi arkadaşlarımızın kıdem ve ihbar tazminatlarını yasal olarak ödememe hakları varken ödemişler.
Sonra “bazı çıkar çevrelerinin dolduruşu ile şirketimizi kamuoyu önünde yıpratmaya çalışan bu arkadaşlarımız” denilmiş. Şimdi düşünün işçiler patronlarını kamuoyu önünde nasıl yıpratabilir? Ne yaparsa patronları zor durumda kalır? İşçiler işverenlerini kamuoyu önünde zor duruma düşürecek ne gibi bir çalışması olabilir?
Baştan sona mesnetsiz atışlar bunlar! Ancak Eren patronu işçilerin faaliyetlerine sendikal örgütlenmeyi kamuoyu önünde küçük düşürmek olarak anlıyor. Sendika ne gerek var, biz size hakkınızı vermiyormuyuz demeye getiriyor.
Eren patronu açıklamasında çalışanlarını magdur etmediği gibi ne kadar halktan yana olduğunu da anlatmış. Sağlıksız koşullarda yasalara aykırı enerji ürettiğini unutarak tabi.
Konuyu fazla dağıtmadan toparlıyayım; Sendikal faaliyetleri nedeniyle işten çıkarılan işçiler yarın Eren patronunun doğru olmayan bu açıklamasınada gerekli cevabı vereceklerdir. Tabi bizde onların ağzından patronlarına verdikleri cevapları yazacağız.
Ben yarın saat 16.15 de direnen içilerin yanında orada olacağım, siz okurlarımıda beklerim.

                                                                                             TURGUT GÜVEN

Eren Enerji'nin Tüm Hukuksuzluklarını Anlatacağız





Eren Enerji'nin işten çıkarılan 15 işçiyle ilgili yaptığı açıklamanın ardından işçiler, eşleri, yakınları, sendika temsilcileri ve bazı STK'lar fabrika önünde toplanıyor. Cuma günü saat 16:15'de yapılacak basın açıklaması Elmas TV'den canlı olarak yayınlanacak... Basın açıklaması sonrasında işçiler, eş ve çocukları yaşadıklarını Elmas TV'ye anlatacak...

Eren Enerji'nin kamuoyunu yanıltmak için yaptığı açıklamaya da cevap verecek olan işçiler tüm Zonguldak halkını dayanışmaya çağırıyor. Eren enerjinin hukuksuzluklarına birlikte dur diyelim diyen işçiler yarın saat 16:15 de Eren Enerji kapısında olacaklar.