Sendikamız Genel sekreteri Süleyman Keskin İle yapılan ama basın tarafından gerekçesini bildiğimiz yayınlamayan röportaj...
Disk Enerji-Sen nasıl kurulmuş bir sendikadır?
Enerji işçileri yıllardır bu alanda faaliyet yürüten tek bir sendikanın
mahkumiyetini yaşayarak örgütlendiler. İkinci bir alternatifleri olmadığı için
bu sendikaya mecbur kalan enerji işçileri yıllar içerisinde birçok hak kaybına
uğramıştı. Taşeron çalışma biçimi bu alanda kendini göstermeye başladığı anda
ise yok sayılan taşeron işçiler örgütlenebilmek için mevcut sendikaya
başvurduklarında “siz taşeronsunuz sendika hakkınız yok” cevabı
üzerine bir araya gelip kendi sendikalarını kurmaya karar verdiler. 2005
yılında Enerji Sen sendikasını kurmuşlar. İlerleyen yıllarda yönetim kurulu
DİSK konfederasyonuna katılma kararı alınmıştır.
Taşeron işçilerin sendika hakkı yok mu?
Çalışan her işçinin sendikalı olma ve sendika seçme hakkı hem uluslararası
yasalar hem de bizim anayasamız ile güvence altına alınmıştır. Ayrıca işçilerin
sendika seçme özgürlüğünü güvence altına alabilmek için baskı ve tehdit ile
istifa ettirenlere karşı hapis cezası uygulaması var. 1000 kişinin çalıştığı
yerde bir kişi bile olsa sendika seçme özgürlüğü var.
Eren Enerji de de sendikalaşma faaliyeti yürütüyorsunuz süreç nasıl gelişti
anlatır mısınız?
Öncelikli olarak bizi buraya davet eden başta işçi arkadaşlarımıza,
belediye başkanlarımıza ve meclis üyelerimize teşekkür ederim. Bir grup öncü
arkadaşımız ile çalışan işçi arkadaşlarımızın sorunlarını görünür kılmayı
başardık. Düne kadar yok sayılan işçilerin sorunları olumlu veya olumsuz
basında yer bulmaya ve kısmı çözümlere kavuşmaya başladı. İşçilerin sendikalaşmasında ki en önemli etken iş güvencesi. Her gün işten atılma tehdidi
ile karşı karşıya kalan işçiler çözümü sendikalaşmak ta buldular. Vardiya
saatleri geldiğinde işe giriş kartları basılacak mı, basmayacak mı endişesi
yaşayan işçiler kart basmadığın da derdini dahi anlatacak kimseyi
bulamıyorlardı. Deniz suyu içmekten tutun da iki yıl zam olmaması sorunu ile
karşı karşıya kaldıkları bir süreç yaşıyorlardı. Yaşanılan bu durumun tek panzehiri olan
örgütlülüğü seçince biz kısmı kazanımlar elde etmemiz açık olmasına rağmen
anlam veremediğimiz bir saldırı ile karşı karşıya kaldık.
Nasıl saldırılar bunlar?
Yukarıda da belirttiğim gibi sendika seçme özgürlüğü anayasal bir hak
olmasına rağmen başta şirket yetkilileri olmak üzere işçi arkadaşlarımızın anayasal
hakkı baskı ile engellenmeye çalışıldı. İşten atma tehditleri ile bir kısım
arkadaşımız sendikamızdan istifa ettirildi. Sermaye borazanlığı yapan sınırlı
sayıda bir basın grubu, çeşitli kitle örgütü ve derdi rant sağlamak olan birkaç
siyasi parti işçi arkadaşlarımızın birliğine ‘sözde işçilerden yanaymış
gibi’ saldırmaya başladılar. Bizleri hainlik ile suçlayanların nasıl
bir vatan ve halk sevgisi anlayışı vardır? biz çözemedik.Dünyanın en kutsal işlerinden biri
olan emek ve ekmek mücadelesinin yanında olmak yerine sermayenin yanında saf
tuttukları herkes tarafından net bir şekilde görülmektedir. İşçilerin
emeklerini savunmak çocuklarının geleceği için çaba sarf etmek ne zamandan beri
vatansızlık olmuştur! Yürütülen çalışmalarımız bir gerçeği ortaya çok net koyuyor
biz işçilerimiz için çaba harcadıkça onların gözünde büyüyeceğiz, yalanları ve
iftiraları atanların yanlarına hiç bir şey kar kalmayacak. Güneşi balçık ile sıvayamayacaklar.
Türkiye sınıflar mücadelesi ortadadır, işçiler adına yapılan her kazanım DİSK
ile olmuştur. DİSK ile de olmaya devam edecektir. İşçi arkadaşlarımız da
esnafımız da bir gerçeği çok açık görüyor. İki yıl işçiye “zam yok”dendiğinde
susanlar, “santral küçülmeye gidiyor, ya teşvik alın çıkın ya da biz
çıkaracağız”, “sizi işten atarız” denildiğinde susanlar, işçilere deniz suyu
içirildiğinde susanlar anlamadığımız bir şekilde işçiler birlik olduğunda
konuşmayı tercih etti. Hem de bu birliği desteklemek yerine dağıtmak üzere
konuşmaya başladılar. Biz biliyoruz, bu konuşanları üst üste koysanız iki elin
parmak sayısını geçmezler. mücadelemizi bunların söylemleri üzerinden değil
sendikamıza üye olan yüzlerce işçi kardeşimiz yaşamaya devam ettikleri sorunlar
üzerinden ve ayrıca bize destek olan Kilimli, Çatalağzı, Muslu halkı ve
esnafından aldığımız güç ile belirleyeceğiz. İçişleri Bakanlığı’nın onayı ile
kurulmuş bir sendikaya işçilerin örgütlülüğüne ve şahsıma dil uzatanlar ile
ilgili yasalar önünde hesaplaşacağız. Bu şahıslar ile ilgili gerekli dava
anlamında yasal işlemler konfederasyonumuz DİSK avukatları tarafından da
başlatmış bulunmaktadır, bu da herkes tarafından bilinsin isteriz.
Süreç nasıl devam edecek peki?
Eren Enerji’de hala yüzlerce üyemiz ile çalışmalarımıza biz hız kesmeden
devam edeceğiz. İşçi arkadaşlarımızın bize, bizim de işçi arkadaşlarımıza güvenimiz
sonsuz. Öncelikle bunu belirtmek isteriz. Birçok görünmeyen sorun işçilerin
birliği ile gözükür oldu ve bir kısmı çözüme de ulaşmış vaziyette. Var olan
temsilcilik binamız şube faaliyetine dönüşerek işçi arkadaşlarımızın elde
ettikleri kazanımları kalıcı hale dönüştürmeye çalışacağız. İşçi
arkadaşlarımızın insanca bir yaşam koşullarına kavuşması için örgütlülüğümüzü
büyüteceğiz.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
İlk söylediğimizi son olarak tekrar söylemiş olalım. Sendikalaşma hakkı
anayasal bir hak, devlet tarafından da desteklenen hatta toplu iş sözleşmeli
işyerlerinin de yine teşvik adı altında desteklendiği son çıkarılan yasalar ile
ortada. Biz sendikal faaliyet yürütürken bize tanınan bu yasal haklarımızı
kullandık. İşçiler de üye olurken gene yasal haklarını kullandılar. Herkesin
yasalara saygılı olmasına eleştiri yapacak olanların bile onca emek, onca
kazanım ortada iken elini vicdanlarına koymasını ve buna göre konuşmasını
bekliyoruz. Biz haklılığımızdan bir an olsun şüphe etmedik bu doğrultuda da
çalışmalarımızı yürütmeye devam edeceğiz.