Ahmet Öztürk 05.07.2017
Hem Çevre Hemde İşçi Düşmanı
İlk santralini kurmaya başladığı andan beri mücadele ediyoruz Eren’le…
Biz santrallerin havamızı, suyumuzu, toprağımız kirleteceğini, zaten
yaşanmaz durumda olan kentin yaşam kalitesini tümden aşağılara düşüreceğini iddia ettik… Ağaçlarımızın kuruyacağını,
ormanlarımızın, denizlerimizin kirleneceğini söyledik ısrarla…
Yerel basında adını yazmaktan aciz yancı kalemşorların da
desteğiyle çürütmeye çalıştılar iddialarımızı… “Herkese iş
sağlayacağız, büyük istihdam yaratacağız” söylentisiyle de
insanları belli ölçüde ikna ettiler…
Daha o yıllarda istihdam da yaratmayacağını söyledik… Kurulacak
santraller yüksek teknolojiliydi; ilimizin işgücü kapasitesi, bu niteliği karşılayacak düzeyde değildi ne yazık ki... İddiamız, nitelikli işlerin
kent dışından gelecek personelle karşılanacağı, Zonguldaklılaraysa bahçıvanlık, büro işleri, bakım işçiliği gibi kadroların düşeceği
şeklindeydi… Nitekim de öyle oldu… Santrallerde çalışan yaklaşık
bin personelin ancak yarısı kadarı yöre insanından oluşuyor…
Birçoğu asgari ücretin biraz üstünde maaş alan bu insanların
kente kattığı katma değer ne kadar olur, orasını siz hesap edin artık…
Hep yazdım… Kömüre dayalı elektrik üreten tüm santraller gibi Eren
santralleri de çevre düşmanı… Dileyen Çatalağzı-Muslu bölgesinde
çıplak gözle görüyor zaten bunu… Benimkileri bir kenara koyun,
diğer olumsuz etkileri konusunda yazılmış yüzlerce makale var
arşivlerde... Eren, çevre düşmanı bir şirketti, buna işçi-sendika
düşmanlığını ekledi bir de… Hep birlikte izliyoruz, patronlar,
DİSK’e üye olarak sendikalaşmak isteyen santral çalışanlarını
baskı ve tehditle engellemeye çalışıyor… Bu konuda epey
mesafe de kat ettiler hatta…
Herkes not etsin, sendika kurma, kurulan bir sendikaya üye olma
her çalışanın anayasal hakkıdır... Bunu, baskıyla, zorla engellemeye
çalışmak yasalara karşı işlenmiş açık bir suçtur… Yancılarıyla birlikte
bu suçu işleyen Eren patronları, zaten düşük ücretle çalıştırdıkları
emekçilere verdikleri işi, bir de lütufmuş gibi sunarak, kamuoyuna,
şirin görünmeye çalışmaktadır… Dudak uçuklatıcı boyuta erişen
sermayelerini emekçilerin alın terini sömürerek oluşturduğunu
unutan bu zatlar, emekçileri köle kılan bir çalışma düzeni
arzulamaktadır… Yok öyle yağma…
ÇALIŞMA BARIŞINI KİM BOZDU
Zonguldaklılar da utanmalıdır, Eren çalışanlarına yeterli destek
verilemedi çünkü. Verilmediği gibi, MHP İl Başkanı’ndan Muslu
Belediye Başkanı’na, yancı köşe yazarlarından GMİS Genel Başkanı’na
kadar pek çok ağız, “çalışma barışı” uydurmacasıyla, işçilerin, örgütlenmesini kırmaya çalıştı. İçinde yaşadığımız cinnet
toplumunun aymazlığına sığınıp, patron seviciliğe sıvanan bu
yancılara sormak isterim: Anayasal bir hakkın kullanılmaya
çalışılması mı bozdu barışı, yoksa bu hakkın baskıyla engellenmesi mi?
Siz, hiç hak hukuk bilmez misiniz? Bu kadar mı uzaksınız adalet duygusundan?
Ya Zonguldak’ın en büyük işçi örgütü GMİS’in başındaki şahsa ne demeli? “Maden işçileri, tüm güçleriyle Eren çalışanlarının yanındadır. Arkadaşlarımızın sendikalaşma hakkını engelleyenlere Zonguldak’ı dar ederiz” deyip, dayanışma göstereceği yerde, hazret, sendikal faaliyetle birlikte iş barışının bozulduğundan dem vuruyor… Zımni olarak bundan da, örgütlenmeye çalışan işçileri sorumlu tutuyor… Tıpkı egemenler gibi işçileri işsiz kalmakla korkutarak kararlılıklarını kırmaya çalışıyor… Ey GMİS Genel Başkanı namıyla maruf zat!
Hiç unutma, bunu da yazacak tarih…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder