19 Temmuz 2017 Çarşamba

Yapılan Ama Yayınlamayan Röportaj

Sendikamız Genel sekreteri Süleyman Keskin İle yapılan ama basın tarafından gerekçesini bildiğimiz yayınlamayan röportaj...


Disk Enerji-Sen nasıl kurulmuş bir sendikadır?
Enerji işçileri yıllardır bu alanda faaliyet yürüten tek bir sendikanın mahkumiyetini yaşayarak örgütlendiler. İkinci bir alternatifleri olmadığı için bu sendikaya mecbur kalan enerji işçileri yıllar içerisinde birçok hak kaybına uğramıştı. Taşeron çalışma biçimi bu alanda kendini göstermeye başladığı anda ise yok sayılan taşeron işçiler örgütlenebilmek için mevcut sendikaya başvurduklarında “siz taşeronsunuz sendika hakkınız yok” cevabı üzerine bir araya gelip kendi sendikalarını kurmaya karar verdiler. 2005 yılında Enerji Sen sendikasını kurmuşlar. İlerleyen yıllarda yönetim kurulu DİSK konfederasyonuna katılma kararı alınmıştır.




Taşeron işçilerin sendika hakkı yok mu?
Çalışan her işçinin sendikalı olma ve sendika seçme hakkı hem uluslararası yasalar hem de bizim anayasamız ile güvence altına alınmıştır. Ayrıca işçilerin sendika seçme özgürlüğünü güvence altına alabilmek için baskı ve tehdit ile istifa ettirenlere karşı hapis cezası uygulaması var. 1000 kişinin çalıştığı yerde bir kişi bile olsa sendika seçme özgürlüğü var.

Eren Enerji de de sendikalaşma faaliyeti yürütüyorsunuz süreç nasıl gelişti anlatır mısınız?
Öncelikli olarak bizi buraya davet eden başta işçi arkadaşlarımıza, belediye başkanlarımıza ve meclis üyelerimize teşekkür ederim. Bir grup öncü arkadaşımız ile çalışan işçi arkadaşlarımızın sorunlarını görünür kılmayı başardık. Düne kadar yok sayılan işçilerin sorunları olumlu veya olumsuz basında yer bulmaya ve kısmı çözümlere kavuşmaya başladı. İşçilerin sendikalaşmasında ki en önemli etken iş güvencesi. Her gün işten atılma tehdidi ile karşı karşıya kalan işçiler çözümü sendikalaşmak ta buldular. Vardiya saatleri geldiğinde işe giriş kartları basılacak mı, basmayacak mı endişesi yaşayan işçiler kart basmadığın da derdini dahi anlatacak kimseyi bulamıyorlardı. Deniz suyu içmekten tutun da iki yıl zam olmaması sorunu ile karşı karşıya kaldıkları bir süreç yaşıyorlardı. Yaşanılan bu durumun tek panzehiri olan örgütlülüğü seçince biz kısmı kazanımlar elde etmemiz açık olmasına rağmen anlam veremediğimiz bir saldırı ile karşı karşıya kaldık.



Nasıl saldırılar bunlar?
Yukarıda da belirttiğim gibi sendika seçme özgürlüğü anayasal bir hak olmasına rağmen başta şirket yetkilileri olmak üzere işçi arkadaşlarımızın anayasal hakkı baskı ile engellenmeye çalışıldı. İşten atma tehditleri ile bir kısım arkadaşımız sendikamızdan istifa ettirildi. Sermaye borazanlığı yapan sınırlı sayıda bir basın grubu, çeşitli kitle örgütü ve derdi rant sağlamak olan birkaç siyasi parti işçi arkadaşlarımızın birliğine ‘sözde işçilerden yanaymış gibi’ saldırmaya başladılar. Bizleri hainlik ile suçlayanların nasıl bir vatan ve halk sevgisi anlayışı vardır? biz çözemedik.Dünyanın en kutsal işlerinden biri olan emek ve ekmek mücadelesinin yanında olmak yerine sermayenin yanında saf tuttukları herkes tarafından net bir şekilde görülmektedir. İşçilerin emeklerini savunmak çocuklarının geleceği için çaba sarf etmek ne zamandan beri vatansızlık olmuştur! Yürütülen çalışmalarımız bir gerçeği ortaya çok net koyuyor biz işçilerimiz için çaba harcadıkça onların gözünde büyüyeceğiz, yalanları ve iftiraları atanların yanlarına hiç bir şey kar kalmayacak. Güneşi balçık ile sıvayamayacaklar. Türkiye sınıflar mücadelesi ortadadır, işçiler adına yapılan her kazanım DİSK ile olmuştur. DİSK ile de olmaya devam edecektir.  İşçi arkadaşlarımız da esnafımız da bir gerçeği çok açık görüyor. İki yıl işçiye “zam yok”dendiğinde susanlar, “santral küçülmeye gidiyor, ya teşvik alın çıkın ya da biz çıkaracağız”, “sizi işten atarız” denildiğinde susanlar, işçilere deniz suyu içirildiğinde susanlar anlamadığımız bir şekilde işçiler birlik olduğunda konuşmayı tercih etti. Hem de bu birliği desteklemek yerine dağıtmak üzere konuşmaya başladılar. Biz biliyoruz, bu konuşanları üst üste koysanız iki elin parmak sayısını geçmezler. mücadelemizi bunların söylemleri üzerinden değil sendikamıza üye olan yüzlerce işçi kardeşimiz yaşamaya devam ettikleri sorunlar üzerinden ve ayrıca bize destek olan Kilimli, Çatalağzı, Muslu halkı ve esnafından aldığımız güç ile belirleyeceğiz. İçişleri Bakanlığı’nın onayı ile kurulmuş bir sendikaya işçilerin örgütlülüğüne ve şahsıma dil uzatanlar ile ilgili yasalar önünde hesaplaşacağız. Bu şahıslar ile ilgili gerekli dava anlamında yasal işlemler konfederasyonumuz DİSK avukatları tarafından da başlatmış bulunmaktadır, bu da herkes tarafından bilinsin isteriz.

Süreç nasıl devam edecek peki?
Eren Enerji’de hala yüzlerce üyemiz ile çalışmalarımıza biz hız kesmeden devam edeceğiz. İşçi arkadaşlarımızın bize, bizim de işçi arkadaşlarımıza güvenimiz sonsuz. Öncelikle bunu belirtmek isteriz. Birçok görünmeyen sorun işçilerin birliği ile gözükür oldu ve bir kısmı çözüme de ulaşmış vaziyette. Var olan temsilcilik binamız şube faaliyetine dönüşerek işçi arkadaşlarımızın elde ettikleri kazanımları kalıcı hale dönüştürmeye çalışacağız. İşçi arkadaşlarımızın insanca bir yaşam koşullarına kavuşması için örgütlülüğümüzü büyüteceğiz.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
İlk söylediğimizi son olarak tekrar söylemiş olalım. Sendikalaşma hakkı anayasal bir hak, devlet tarafından da desteklenen hatta toplu iş sözleşmeli işyerlerinin de yine teşvik adı altında desteklendiği son çıkarılan yasalar ile ortada. Biz sendikal faaliyet yürütürken bize tanınan bu yasal haklarımızı kullandık. İşçiler de üye olurken gene yasal haklarını kullandılar. Herkesin yasalara saygılı olmasına eleştiri yapacak olanların bile onca emek, onca kazanım ortada iken elini vicdanlarına koymasını ve buna göre konuşmasını bekliyoruz. Biz haklılığımızdan bir an olsun şüphe etmedik bu doğrultuda da çalışmalarımızı yürütmeye devam edeceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder