Hepinizin
bildiği üzere Eren Enerji’de uzun süredir yaşadığımız işten atılma
tehditlerinin karşısında insanca bir yaşam sürebilmek, çocuklarımıza güzel bir
gelecek bırakabilmek ve her şeyden önce ekmeğimizi bir dilim daha büyütebilmek
için sendikalaşma çalışması yürütmekteyiz. Kimilerine göre macera, ama bize
göre umut olan bu yola çıkmadan önce yüzlerce çalışan işçi arkadaşımız ile bir
araya gelerek kader birlikteliği yapacağımıza dair birbirimize söz verdik ve
öyle çıktık bu yola. Sendikal tercihimizi yaparken de işçi sınıfının umudu olan
DİSK’e bağlı Enerji-Sen Sendikasını seçtik. Bu yazıyı kaleme alan yüzlerce işçi
ve ailelerimiz adına her türlü iftiraya, yalana ve karalamaya rağmen bizleri
bir an olsun yalnız bırakmayan başta DİSK Genel Başkanı Sayın Kani BEKO’ya,
Enerji-Sen Genel Sekreteri Süleyman Keskin'e ve DİSK ailesine sonsuz teşekkür
ederiz.
Neden sendikalı
olmayı tercih ettiğimizi kısaca anlatmamıza rağmen tekrar değinmek isteriz. Her
mesai başlangıcında “acaba kartımız bugün basacak mı” korkusu ile iş başı
yapmak ne demek biz biliriz. Kartı basmayan, yani işten atılan arkadaşlarımız,
derdini anlatacak bir insan bulamayıp gözlerimizin içine baktıklarında çaresiz
kafamızı yere eğip, bu utancın parçası olmanın verdiği rahatsızlığı da biz
biliriz. Yıllarca emek harcadığımız iş yerimizde iki yıl zam yapılmayacak
denildiğinde çocuğun okulu, mutfak masrafı, faturası, ev kirası derken içinden
çıkılamayacak bir hesaplamanın ne demek olduğunu da biz biliriz. İçtiğimiz
suyun dahi hesabının yapıldığı ve bizlere deniz suyunun reva görüldüğü çalışma
ortamının ne demek olduğunu ve de en önemlisi şirket yetkilileri küçülme
gerekçeleri ile bizleri karşılarına çağırdıklarında, işimizin-aşımızın patronun
iki dudağı arasında olduğunu görüp yaşadığımız çaresizliği de en iyi biz
biliriz. Herkesin “şimdi iş barışı bozuldu” diye oturduğu yerde ahkâm kestiği, rahat
koltuklarında görmedikleri gerçek iş barışı denilen şeyin aslında bu iş yerinde
hiç olmadığını da siz değil biz biliriz. Yaşanılan bu gerçekler sendikalı olmamızın,
Enerji-Sen Sendikasını seçmemizin sadece bir parçasıdır.
Bu ülkenin vatandaşları,
çalışan-üretime katkısı olan işçileri olarak devletimizin bize sunmuş olduğu
haklardan birini seçtik ve sendikalı olduk. Hepimiz kişisel e-devlet
şifrelerimiz ile üye olduk. Devletin bize sunduğu seçeneklerden biri olan DİSK’i
seçtik bunu da kendi irademiz ile gerçekleştirdik. Oturdukları koltuklarında “bu
iş DİSK ile olmaz” diye bağıran zatlar, siz devletin sunduğu seçeneği kim
olarak yok sayıyorsunuz veya yüzlerce işçinin iradesini ve aklını hiçe sayıp
akıl vermeye kalkıyorsunuz? Biz sizlerden akıl değil, çıktığımız bu onurlu
yolda destek beklerdik ama siz bize köstek olarak safınızı belli ettiniz. Aslında
çok da umrumuzda değilsiniz. Bizim için dün şey ifade etmiyordunuz, bugün de
bir şey ifade etmiyorsunuz. Bu tavırlarınız ile de yarın da bir şey ifade etmeyeceksiniz
bunu da bilmenizi isteriz. Biz inandığımız ve güvendiğimiz sendikamızdan, her
gün alışveriş yaptığımız esnafımızdan ve komşularımızdan tam desteği aldık,
bize inananlara da sözümüz olsun biz kazandık ve kazanmaya da devam edeceğiz.
Şu konuya da
değinmeden geçemeyeceğiz. Sözde işçilerden yanaymış gibi duran ama her gün sendikamıza
saldıran siyasi partiler ve kalemi işçilerden yana hiç yazmayan, hep sermaye
diye yazan, kimsenin takmadığı bir medya kuruluşumuz var. Çok açık ifade ediyoruz
siyasi rant hesaplarınızı bizim ekmek mücadelemiz üzerinden yapmayın, bu
mücadele çocuklarımızın yarınları için, işçilerin geleceği için. Sizin oy
hesaplarınızdan biz anlamayız. İşçilerin gönlünü kazanmak istiyorsanız bizlerin
yanında durun, inandığımız ve güvendiğimiz sendikamızın yanında durun. Başından
beri gazetecilik adına birliğimizi baltalayan, en ağır iftiralar ile saldıran
medya kuruluşunun da kim olduğunu biz ve Zonguldak halkı biliyor. Siz dün de
böyleydiniz yarın da böyle olacaksınız. En son ciddiye alacaklarımız siz
olacaksınız, bunu bilin istedik.
Unutmadan yazmak
isteriz bir de emek temsilcileri sendikalarımız var. Bilmez misiniz ki işçi
iradesi üzerinde hiçbir irade yoktur. İşçilerin birliği esastır, en yüce değer
emektir. Sizler bu değerleri çoktan unutmuşsunuz. Sorarız size, hangi çalışan
işçi arkadaşımız size bizim adımıza işverenimiz ile görüşme yetkisi verdi de
siz bu görüşmeleri bizi yok sayarak yaptınız? İşte tam da bu yüzden sarı
sendikasınız ve o yüzden de tercihimiz siz olmadınız, olmayacaksınız da.
Tüm halkımızın
bize destek verdiği bu mücadelemizde anayasal haklarımıza saldıranları da tek
tek çocuklarımıza, komşularımıza, esnafımıza anlatacağız. Biz sendikalı olarak
kazanmanın farkına vardık. Düne kadar yok sayılanlar olarak hepimiz biliyoruz
ki artık varız. Yaşadığımız sorunlar toplumun her kesimi tarafından tartışılmakta,
iş yeri kapısında kartımız basmadığında muhatap bulamadığımız günlerden
sorunlarımızı anlatacağımız bir çalışma ortamına geldik. Artık normal içme suyu
da içebiliyoruz ve iki yıl zam yok denildiği günlerden yetmez ama %8 oranında
zam aldığımız durumlara da geldik. Bu kazanımların hepsini birliğimiz ve
sendikamız sayesinde kazandık bu da herkes tarafından bilinsin isteriz.
Sendikamız ile yol yürümeye devam edeceğiz. Onlara inanıyor ve güveniyoruz. Yaşadığımız
bu sürece katkı sağladılar, sağlamaya da devam edeceklerinden hiçbir şüphemiz
olmadığını belirtiriz ve sağduyulu yaklaşan işverenlerimize de teşekkür ederiz.
Son sözümüz olarak,
şunu açık yüreklilik ile söylemek isteriz. Bizler emeğin başkenti olan
şehrimizde şanlı bir tarih yazan maden işçilerinin çocuklarıyız ve bu şanlı
mücadeleden dolayı babalarımız ile gurur duyarak büyüdük. Aynı şanlı mirası biz
de çocuklarımıza bırakacağız. Devletimizin bize vermiş olduğu sendika seçme
özgürlüğünü sonuna kadar kullanacağız. Yaşadığımız şehrimize yapılan
yatırımların karşında değiliz. Biz insan olmaktan gelen haklarımızın
karşılanması derdindeyiz. Çalışan bizlerin insanca yaşam standartlarına uygun, sendikalı,
güvenceli olarak çalışması derdindeyiz.
Yaşasın işçilerin birliği!
Yaşasın Eren işçilerinin onurlu emek
ve ekmek mücadelesi!
Yaşasın DİSK! Yaşasın Enerji-Sen!