14 Temmuz 2017 Cuma

Yalnız değiliz kalemini satmayan emekten yana olanlar da var..



         



Eren Enerji santrallerinde çalışmakta olan işçiler Anayasadan kaynaklanan örgütlenme haklarını kullanma çabası içindeler. İşçiler, emeğini satarak yaşamını sürdürenler emekçiler, ekonomik ve sosyal haklarını ancak sendika kurarak geliştirebilirler.
Daha güzel bir yaşam ve çoluk çocuğunun geleceği için sendika adı altında örgütlenip toplu iş sözleşme masasında işveren karşısında toplu olarak haklarını geliştirmeye çalışırlar.
Bunun içinde sendika kurarlar. Bu hak insanidir ve o nedenle çağdaş ülkelerde anayasa güvencesi altına alınmıştır. Anayasamız, “İşçiler ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma hakkına sahiptirler” der. 
Gelin görün ki bu hak anayasamızda yazıldığı gibi rahatça gerçekleştirilemiyor. Eren Enerjide çalışan ve anayasal haklarını kullanan işçilerin örgütlenme çalışmaları işverenin baskısıyla engellenmeye çalışılıyor.
Ancak siyasiler tarafından  hukuk devleti olduğu iddia edilen ülkemizde şu soru çok önemli.!
1200 kişinin bir arada çalıştığı iş yeri var. Anayasa da yeterli olmasa bile yukarıda yazdığım amir hüküm var, işveren bu hakkın kullanılmasını bir şekilde engelliyor. Ve Devleti yöneten siyasi iktidar (hükumet) bu yasa dışılığa neden seyirci kalıyor.
Bitmedi.!
Burası küçük bir şehir. Kimsenin gözünden de bir şey kaçmıyor, Eren Enerji işçilerinin örgütlenme çalışmalarına kimlerin hangi şekilde engel olmaya çalıştığını herkes görüyor. O nedenle karından konuşmaya da gerek yok.
Zonguldak medyasında yer alan önemli (!) bir gazete ve o gazetenin iki “duayen (!)” köşe yazarı Erhan Çakmak ve Derya Akbıyık işçilerin bu örgütlenmesinin ne kadar yanlış olduğunu köşelerinden anlatıyorlar. Zonguldak’ın gelişmesinden başka hiç bir derdi olmayan bu iki duayen köşe yazarının yazdıklarını dikkatlice okumanızı ve heyecanlarını Zonguldak için nasıl çırpındıklarını anlamanızı öneririm. Öyle sanıyorum ki bunları yazarken her ikisinin de göz yaşları sel olmuştur.
Zonguldak medyasında iftira atılarak adı yirmiliğe çıkmış da olsa duayen gazeteci Erhan Çakmak’ın yazdıkları çok önemli. Bu gün konumuz da kendisi. Bakınız ne diyor.
Dünya kömür piyasalarında  anlık değişmelerin yaşandığı, kömür fiyatlarının ayyuka çıktığı ve kömürle elektrik üreten Eren Enerji santrallerinin maliyet artışları nedeniyle zora girdiği bir dönemde birdenbire “sendika” diye ortaya çıkmak nasıl yorumlanabilir?”
Devam ediyor yirmilik köşe yazarı Zonguldak’ta, özellikle bu santrallerin kurulu olduğu Muslu ve Çatalağzı beldelerinde düşünce olarak sendika ve sendikacılığa karşı olan yok ama, ekonomik anlamda böylesine kritik bir dönemde bu işin “sendikacılık” adına mı, yoksa farklı amaçlarla mı yapıldığı tartışma konusudur.
Mesele, üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi?”
Erhan Bey haksız mı. Nereden çıktı şimdi bu sendika..
Siz şimdi bu yazılanları Eren Enerji patronuna yapılan yalakalık olarak yorumlayacaksınız! Bir kaç yirmiliği daha cebe indirdi diye düşünenleriniz bile olacaktır. Yok canım hiç sanmam bence bu yazılanlar tamamen Zonguldak aşkından !Sizlerin işsiz kalmanızı önlemek adına yazılmış da!
Ancak Erhan Bey  Anayasamızda sendika kurmak  için ekonomik göstergelerin düzelmesini beklemek gibi bir uyarı olmadığını unutmuş. Ekonomik göstergeler kötüye gidiyorsa suçlu sendika kurmayı düşünenler olamadığını da. Henüz sendika yokken ekonomik göstergeler kötüye gidiyorsa bunda sendika kurmak isteyenlerin suçu olmayacağını da.
Siz dua edin “TTK zarar ediyor bu kurumumuzda çalışan işçilerde sendikadan istifa etmelidir” diye yazmamış.
Duayenmiz hızını alamamış devam ediyor.
“ Eren Enerji çalışanlarının basına ve kamuoyuna yansıyan açıklamalarını okuyoruz. Emir Eren’e tam güven ifade eden bu açıklamalardan, sendikalaşma taleplerinin “çalışanlardan” gelmediği anlaşılıyor.
Duayenimiz bu talebin kimlerden geldiğini de biliyor olmalı. Kimden acaba!  Herhalde Eren Enerjinin Zonguldak’ta ki rakiplerinden biri olabilir mi?  Şu cümle çok önemli “Emir Eren’e tam güven ifade eden bu açıklamalar”. Sayın Çakmak bu güveni kendisi nasıl hissetti doğrusu merak ettim.  Emir Bey’in bu tür meziyetleri nasıl sağlıyor acaba!
Çakmak; “Özetle söylemek gerekirse, Eren Enerji çalışanları hem işyerlerinden, hem çalışma koşullarından, hem de maaş ve özlük haklarından memnun görünüyor” diyor.
Hatta işçiler ücretlerinde indirim bile istiyor bile diyebilirdi. Nerede duracağını biliyor yani)))
Bu kadar nasihatten sonra duayenimiz tabi ki yine tamamen işçilerin iyiliğini düşünerek nasihatlerde bulunmuş. Sakın bu nasihatleri sendika kurmaya çalışanlara tehdit ediyor diye düşünmeyin. Tamamen Zonguldak aşkı, başka bir şey değil.
Şöyle devam etmiş Erhan Bey.
“Zamanlaması çok kötü yapılmış bir sendikalaşma hareketinin, Eren Enerji çalışanlarına fayda değil, zarar getireceği, böyle bir oluşum halinde, dünya kömür fiyatlarına bağlı olarak büyük artış gösteren maliyetlerin bir kat daha artacağı, bu koşullarda üretime devam edilemeyeceği ve çalışanların “işsizlikle” başbaşa kalacağı anlaşılıyor.
İnanın ki, böyle bir durumda “sendika-sendika” diye çığırtkanlık yapanların hiçbiri ortada görünmeyecektir.
O halde herkesin kendi vicdanına şöyle bir soru sorması gerekiyor.
İşsiz kalmak mı iyi, sendikasız olmak mı?..
Ortada çalışacak bir işyeri kalmayınca, ne işçi olur, ne de sendika !..
Eğer, Eren Enerji çalışanları “ Sendika demek, Emir Eren demektir” şeklinde özetlenebilecek bir görüşü ifade ediyorsa, hariçten gazel okumanın da anlamı olmasa gerek.”
Duayen gazetecide ki şu duyarlılığa, inceliğe zekaya bakar mısınız! İnanın bu ülkede binlerce gazeteci bu sloganı bu güne kadar bulamamıştı. “Sendika demek, Emir Eren demektir” Vay ki vay))))
Erhan Beye dua ediniz yazdıklarıyla aklınızı başınıza getirmiş olmalı.
Ancak ben bir konuyu çok merak ettim. Yıllardır Zonguldak basınında bu tip yazılarıyla yer bulan bu şahsiyet yazısını yazmadan önce mutlaka ekmeğine yağ sürmeye çalıştığı Eren Enerji patronuyla görüşmüş olmalı ki, ballandırarak yazmış. Peki bu sendikal örgütlenme içinde olan, başka bir deyişle ekmek kavgası verip ekmeğine sahip çıkan işçilerden biriyle el sıkışıp “nedir derdiniz?” diye sormuş mu? Örgütlenmeye ve işçilere karşı bu kadar ön yargının sebebi ve bu yazıyı yazdıran güç nedir? Bende ki de merak işte.
Beğenseniz de beğenmeseniz de bir köşe yazarının emek düşmanlığı işte böyle bir şeydir. Erhan Çakmak’a da ancak bu yakışır. Eren Enerji işçileri seni her zaman minnetle anacak hiç aklından çıkarma.
Zonguldak Gazeteciler Cemiyet Bakanı Derya Akbıyık ve Eren Enerji içilerinin sendikal faaliyetlerine karşı çıkan “CHP’li belediye başkanı” bir sonraki yazımda.!

TURGUT GÜVEN.

2 yorum:

  1. Adaletli dürüst ve emekçi insan yolun açık olsun.

    YanıtlaSil
  2. Adaletli dürüst ve emekçi insan yolun açık olsun.

    YanıtlaSil