21 Ekim 2017 Cumartesi

Direnişteki Enerji-Sen üyesi işçiler Eren Enerji önündeydi

DİSK/Enerji-Sen üyesi oldukları gerekçesiyle işten atılan ve direnişe başlayan işçiler her cuma olduğu gibi bugün de (20 Ekim) Eren Enerji önündeydi 

                                                                       

DİSK/Enerji-Sen üyesi olmaları gerekçe gösterilerek işten çıkarılan işçiler her hafta olduğu gibi bugün de Eren Enerji önündeydi. Aileleriyle birlikte gelen işçiler basın açıklaması yaptı.

Basın açıklamasında işe iade taleplerini tekrar dile getiren Enerji-Sen Genel Sekreteri Süleyman Keskin “Eren Şirketi geçen günler de yaptığı açıklamada ‘kimseyi mağdur etmedik’ diye ama yıllardır solduğumuz hava ile bizi mağdur ediyorsunuz. Üç kuruşa çalıştırarak mağdur ediyorsunuz” dedi.
Keskin, sözlerini Eren Enerji’ye yönelterek “Sizin ile yaptığımız toplantılarda söylemiştik: İş kazalarının ve iş cinayetlerinin önüne geçecek olan tek şey işçilerin örgütlü, sendikalı olmasıdır ama siz bu taleplere kulak tıkayarak davetiye çıkarıyorsunuz ve olan tüm kazaların sorumlusu da sizsiniz” dedi.
Açıklama sonunda, önümüzdeki hafta 2’nci ayını geride bırakacak olan işçiler tüm demokratik kitle örgütlerini ve siyasi partileri dayanışmaya çağırdı.
Sendika.Org


19 Ekim 2017 Perşembe

Karar Sizin Açıklayın (Turgut GÜVEN)

Eren şirketi kendileri ile ilgili basında çıkan haberleri saklıyormuş öyle istihbarat aldık. Umarım ciddi bir şekilde çalışıyordur bu birim ve her haberi de okuyordur çünkü sizin yazılarınızdan öğrenmeleri gereken çok şey var Turgut abi senin kalemin bu toplumun vicdanıdır.

Zonguldak Demokrasi Platformu bileşenleri Eren Enerjiden işten çıkarılan işçilerle dün akşam saatlerinde Madenci Anıtında buluştu. İşçilerin haklı direnişine sahip çıkıp sınıf dayanışmasının en güzel örneklerinden birini verdiler.
Zonguldak Demokrasi Platformunun basın bildirisinin sonunda “direnen işçilerin talepleri bizimde taleplerimizdir” deniliyor ve bu talepler üç madde halinde Eren patronundan isteniyordu.
1-İş barışı sağlayacaksanız öncelikli olarak haksız işten attığınız (çıkardığınız) işçileri derhal işbaşı yaptırmalısınız.
2-İşçileri iş başı yaptırdıktan sonra sizin seçtiğiniz değil işçilerin seçtiği temsilciler ile bir araya gelip taleplerini dinlemelisiniz.
3-İşçilerin sendika seçme hakkına saygı duyacak, işçi sağlığı ve güvenliği konularında sendikaları ile birlikte karar almalısınız. Denildi.
Zonguldak Demokrasi Platformunun işten çıkarılan Eren işçilerine sahip çıkması olumlu bir gelişmeydi ve onların mücadele azmini biraz daha arttırmış oldu.
İşçilere sahip çıkma adına bir olumlu gelişme ise DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu‘nun Zonguldak Demokrasi Platformunun düzenlediği bu etkinliğine katılıp anlamlı bir konuşma yapması işçilerin mücadele azmine doping etkisi yaptı. Etkinlik sonrası işten çıkarılan işçilerle bir araya gelip sorunlarını dinlemesi ve önerilerde bulunması işçilerin moral ve motivasyonunu bir hayli arttırırken sınıfının insanı olma özelliğini de öne çıkardı.
Çerkezoğlu’nun Zonguldak’a gelip Eren Enerjiden işten çıkarılan işçilere sahip çıkması sadece Eren İşçilerine değil şehrin diğer çalışanlarına ve özellikle sudan bahaneler üretilip KHK’lar ile işten el çektirenlerin insanlarımızın da umudu oldu. Bu insanlarımız kendisine dertlerini ve sıkıntılarını anlatma fırsatı buldular.
Demokrasi Platformunun Eren İşçilerine sahip çıktığı bu etkinliğe GMİS Başkanı Ahmet Demirci ve Yönetim Kurulu üyelerinin katılımı oldukca anlamlıydı. Çünkü GMİS yönetimi bu şehirde yaşanan anayasal hakkın gasp edilmesine, bu hak kullandıkları için işten çıkartılan işçilere kucak açıp sahip çıkmak zorunda. GMİS Başkan ve yöneticileri Eren İşçileriyle gelecek günlerde yapacakları dayanışma adına güzel sinyallerde verdi.
Eren İşçileri haklı mücadelelerine bir çok kuruluşun desteğini alırken şu ana kadar ne yazık ki CHP’li Çatalağzı ve Muslu belediye başkanlarının desteğini alamadı.
Çatalağzı ve Muslu Belediye Başkanları yedi haftadır her Cuma günü eylem yapan işçilere neden sahip çıkmadıklarını kamuoyuna açıklamalıdır. Her iki Başkan ya Eren Patronu Emir Eren’nin ya da işçileri yanında olduklarının kararını vermek zorunda. Çünkü her iki belde de yol yapmaktan, çöp toplamaktan çok daha önemli ve acil sorun Eren İşçilerinin ekmek mücadelesidir. Bu soruna sessiz kalan, çözüm için mücadele etmeyen belediye başkanları bir daha belediye başkanlığına aday olup yöre halkının karşısına çıkamaz.
CHP’nin üyeleri il, ilçe başkan ve yönetimleri, hatta milletvekili Şerafettin Turpçu işten çıkarılan işçilerin haklı mücadelesine destek verirken, her iki belediye başkanının çözüm için kılını kıpırdatmaması oldukca düşündürücüdür. Sizlerin işten çıkaruılan işçilere sahip çıkmamanızın altında yatan nedir? Bu sessizliğinizi bozmak zorundasınız!
Açık ve net yazayım ki anlaşılsın. Yörede halkının ortak düşüncesi ; “Adnan Akgün ve Sabahattin Adıyaman istesin bu iş en kısa sürede çözülür” şeklindedir ve bu düşünce doğrudur. Sorun açildir ve en kısa sürede bu işi çözülmelidir. Çatalağzı ve Muslu halkı sizden bu hizmeti bekliyor bilesiniz. Karar sizin!
Gelelim işin özüne! Eren patronu geçen hafta Perşembe günü yaptığı basın açıklamasında “hiçbir çalışanını mağdur etmediğini, işten çıkardıklarına bile tazminat vermeme hakları olduğu halde tazminatlarını verdiklerini” açıklamıştı. Eren patronu bu içi boş açıklamayı yaptıkları son uygulama ile kendileri de yalanladı.
Bir önceki yazımda sizlere işten çıkarılan işçilere çalıştığı halde eşi ve çocuklarıyla destek olan yürekli bir işçiden Selçuk Şahin Demir‘den bahsetmiştim. Selçuk iki gün önce işten atıldı. Üstelik kıdem tazminatı hakkı gasp edilerek. Bu durumda Selçuk işsizlik sigortasından dahi faydalanamayacak.
Eren patronunun “Zonguldak’lı çocuklar (Cem Çifçi ve Deniz Şahin)  eliyle yaptığı son marifeti bu.
Şimdi şu gerçeğin altını çizmek zorundayız. Eren Enerjinin patronu işçilerin dayanışmasına, bir araya gelerek karşısında güç olmasına tahammülü yok. Karşısında oluşan gücü ezip geçmeyi, yok etmeyi düşünüyor.
Bu çağda bu haydutluğa sessiz kalanlar, (özellikle Çatalağzı ve Muslu belediye başkanları) elinde çözümü bulunanlar, ancak hiç bir şey yapmayanlar ortaktır.
Son sözüm ise Zonguldak Valisi Ahmet Çınar’a. Sayın Vali bu şehrin mülki amiri olarak Eren işçilerinin yaşadığı soruna daha ne kadar sessiz kalacaksınız!
TURGUT GÜVEN
Not: Eren İşçileri yarın (Cuma) saat 16.15 de Eren santrali önünde olacaklar.

18 Ekim 2017 Çarşamba

Madenci Anıtında Haykırdık...

 
Bugün bizi yalnız bırakmayan başta Disk genel sekreterimiz sayın Arzu ÇERKEZOĞLU'na tüm sendikalarımıza, siyasi partilerimize ve derneklerimize teşekkür ederiz. Sizin ile sesimiz daha güçlü. Birleşince daha güçlü haykırdık, biliyoruz ki birleşe birleşe de kazanacağız.   





17 Ekim 2017 Salı

Susmayacağız.....

                                 
Eren Enerjinin hukuksuzluklarına sessiz kalmayacağız. 16.10.2017 tarihinde iş kazası geçiren iki işçi arkadaşımız için ve haftalardır o kapıda yaptığımız hak arama eylemlerinde bizim ile dayanışmak için yanımızda olan bizi yalnız bırakmayan Selçuk kardeşimizi hukuksuzca işten atan Eren şirketine direnen işçilerin cevabıdır. Daha çok geleceğiz o kapıya ta ki haksız bir şekilde işten attığınız işçiler tekrar iş başı yapana dek, ta ki Eren Enerji de iş kazaları ve iş cinayetleri son bulana dek. 

15 Ekim 2017 Pazar

Bunlar Yiğitler (Turgut GÜVEN)

Sevgili Turgut GÜVEN bu hafta Perşembe'yi beklemeden yazdın. Yazınızın en sonunda demişsiniz ya "bu yiğitler kazanacak" diye evet biz KAZANACAĞIZ. İşçi sınıfının tüm ilerici değerlerini de yaşatacağız. Biliriz direnmeyen ÇÜRÜR biz bu direnişin direnen yanı olacağız.

                                               BU YİĞİTLER KAZANACAK 

                 
Perşembe günü akşam saatlerinde Eren patronunun işten çıkarılan işçilerle ilgili yapmış olduğu açıklama Cuma günü yapılan eyleme damgasını vurdu.
Açıklama da Eren patronu işçilerin işten çıkarılma sebebinin “işverene edilen küfürler ve aşalayıcı sözler” olarak açıklaması işten çıkarılan işçilerin birleşmesine birlikte mücadele etmesine sebep oldu.
Her Cuma günü olağan eylemlerini yapan işten çıkarılan işçiler santral önünde DİSK’e ve Hak-İŞ’e üye 14 işçi bir araya geldi.
Bende oradaydım ve tüm gelişmeleri izledim. Bu günkü yazımın konusuda bu haklı mücadeleyi çok önemsediğim için Cuma günü yaşananlar olacak.
Bir önceki “İşçiler yarında direnecek” başlıklı yazımda işten çıkaılan işçilerin CHP il Başkanı Ahmet Altun‘un yaptığı işçiler sendikal faaliyetlerinden değil, işverene küfür ettikleri için işten çıkarılmışlar” açıklamayı düzeltmesini beklediklerini yazmıştı.
Ahmet Altun Cuma günü işçilere destek vermek için gelen CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpçu ile birlikteydi. Kendisine bir tv kuruluşunun mikrofonu uzatılıp bu konu sorulduğunda“bana doğru bilgi verilmemiş olduğunu ve yanıltıldığımı anladım, işçilerle görüşmem sonrasında gerçeğin çok farklı olduğunu gördüm ve bu açıklamamamı düzeltiyorum”demesi gerekirken bu kez  işçilerin masum olduğu yönündeki görüşlerinin yüzde 50’nin üzerine çıktığını “ söyledi. Birde bu yetmezmiş gibi CHP’yi işçi işveren arasında tarafsız davranan hakem havasına sokmaya çalışmasıyla da işveren vekilliğini hala sürdürmekte olduğunu da ortaya koydu. Altuna’a kimse “işçiler haksız olsa bile savunacaksın” demiyor ancak, biri kendisine “CHP’nin emek ağırlıklı bir kitle partisi olduğunu” hatırlatmalı.
CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpçu’nun işten çıkarılan işçilere destek için yanına il ve ilçe başkanları ve yönetimlerdeki kişilerle katılması oldukca anlamlı ve yerindeydi. Sonrasında yaptığı “CHP’li belediyeler bu mücadelenin içinde olmalıdır” sözleri işçilere destekten özenle kaçınan hatta köstek olan belediye başkanlarına “olmanız gereken yer burasıdır”anlamındaydı. Diğer kitle örgütleri ve özellikle GMİS’ı bu mücadeleye sahip çıkmaya daveti çok doğruydu. Dilerim çağrı yaptığı kuruluşları en kısa sürede harekete geçirir.
Turpçu’nun Eren santralinde işten çıkarılan işçiler ile ilgili konuyu görüşmek üzere santrale girmesi ve santralde bir yetkili bulamaması “Eren Enerji “Zonguldak çocuklarına emanet”başlığı atan ve işçilerin bayram yaptığını söyleyen yereldeki yandaş basının bu konudaki haberinin de yalan olduğunu ortaya çıkarttı. Erende Enerjide tek yetkili patron Emir Eren‘dir gerisi hikayedir.
Bu ayrıntılardan sonra kendimi yazıp anlatmak zorunda hissettiğim bu konuya değinmek istiyorum. Eren Patronunun basına yaptığı açıklama işten çıkarılan işçilerin “doğru eylemler yaptığınında” göstergesi. Açıklamaya da gerekli cevaplar yine işçiler tarafından verildi. Ayrıca açıklama işçileri farklı sendikalarda olmalarına rağmen bir araya getirmesini de sağladı.
Ancak işten çıkarılan kendisini “seçilmiş işçi sağlığı iş güvenliğ temsilcisi” olarak tanıtan Hak-İş üyesi bir işçinin yaptığı açıklamalar bu birlikteliğe gölge düşürecek nitelikte olduğu gibi Hak-İş üyesi bu işçinin mücadele etmeyi ve haklarının ne olduğunu bilmediğini de ortaya koydu.
Şöyle ki; DİSK’e ait işçiler sendikal rekabeti değil ortak sorunlarını dile getirirken, bahsettiğim Hak-İş üyesi işçi mikrofonu bulmuşken sendikalar arasındaki rekabeti öne çıkarmaya çalışması ve sendikamın reklamını da yapayım havasına girmesi bence birlikteliğe vurulan darbeydi. Çünkü konu sendikal rekabet değil, işten çıkarılan işçilerin uğradığı haksızlıktı.
Açıklamalarında Hak-İş yetkililerinin kendilerine eylem yapmamalarını ve mahkeme süreci sonrasında işe iade edileceğine inandırılmış olması şaşırtıcıydı.
Oysa gerçek şu; işçiler mahkeme tarafından haklı bulunsa dahi işe geri dönmeleri mümkün değildir. Yasa işçiverene haksız olduğunda “işten çıkardığın işçiyi derhal işe başlatacaksın”demiyor. Peki ne diyor! “Sen bu işçileri haksız işten çıkardın ve tazminatını ödedin, ancak haksız işten çıkardığın için bir de kötü niyet tazminatı ödeyeceksin” diyor. Bu durumda mahkeme kazanılacak ve ellerine bir miktar daha tazminat ödenecetir. İşe geri dönüşleri mümkün değildir. İşte dönüş için yapılması gereken tek şey eylemlerle demokratik bir baskı oluşturmaktır. Hak-İş Mensubu işçilerin anlamak istemediği bu gerçektir.
İşte bu durum Eren Enerjide işten atılan ve halen çalışan işçilerin iki sendika arasındaki anlayış farkını anlamaları açısından da oldukca önemlidir. Hak-İş bence üyesi işçilere “işe döneceksiniz” diyerek boş vaadlerde bulunuyor. Sanırım gerçek ortaya çıktığında “biz elimizden geleni yaptık olmadı kendinize başka iş bulun” diyeceklerdir.
Aynı “işçinin” işten çıkarıldığı günden bu güne hiç bir girişimde bulunmayan devletine güvenmesi ve santralin son teknolojiyle çalıştığını söylemesi ise bu kişinin işten çıkarılan işçiden çok hiç bir bilgiye sahip olmayan bir “kışkırtıcının” edeceği sözler olduğunu düşünüyorum.
Mikrofona halen çalışan Eren işçilerine ders niteliğinde bir açıklamayı yine Eren Enerjide halen çalışmakta olan Selcuk Demir‘in eşi Emine Demir verdi. Demir “eşim çalışıyor, işten atılmadı, inşallah atılmaz. Biz buraya eşimin arkadaşlarını desteklemeye geldik, bir yandan da sendikalı olmak daha iyi yaşam şartlarına kavuşmak istiyoruz. Kirada oturuyoruz, çocuk okutmaya başladık, zorlanıyoruz güçlük çekiyoruz, biz eşim çalıştığı halde güçlük çekiyoruz, on dört arkadaş şu an çalışmıyor ve işsizler, onlarda ailelerini geçindirmeye çalışıyorlar, bu duruma üzülüyoruz. Eşim çalıştığı halde güçlük çekiyoruz, onlar çalışmadığı halde ilaki güçlük çekiyorlardır bu ister istemez bize de yansıyor, yemek yiyoruz soframıza iyi kötü bir şeyler koyuyoruz ama huzurla yiyip içemiyoruz. Çünkü onların yiyip içebildiğini bilmiyoruz. Bu nedenle rahat ve huzurlu değiliz” dedi.
Bakınız bu açıklama yaşananlar karşısında vicdanlı olan bir kadının bir eşin bir annenin haykırışı ve haklı isyanıdır. İnsan olma özelliğinin öne çıkması, komşusu açken tok yatan, hiç bir şey yapmayan anlayışa tepkidir. Çalışırken işten çıkarılan arkadaşlarına destek olmayı kendine görev edinen, sınıfın insanı olma gereklerini yerine getiren Selçuk Demir ve eşi Emine Hanımı bu mücadelenin içinden gelen biri olarak yürekten kutluyorum. Asil duruş işte budur. Bu açıklama aynı zamanda işten çıkarılan işçilere selam vermeye bile korkan diğer çalışanlara da indirilmiş şiddetli bir tokattır. Dilerim çalışan işçiler bu duruştan ve açıklamadan ders alırlar ve nerede duracağını öğrenirler.
Sonuç olarak işten çıkarılan işçiler Eren Patronunun iddiaların doğru olmadığını yaptıkları açıklamalarla çürüttüler. Destek için orada bulunan bir annenin iddialar karşısında mikrofona söylediği “bunlar yiğitler yapmazlar” sözü bir annenin hassasiyetini göstermesi açısından oldukca anlamlıydı. İşçilerin mücadelesi “biz acitasyon yapmıyoruz hakkımızı istiyoruz”diyerek her gün biraz daha yükseliyor. Göreceksiniz sonunda bu yiğitler kazanacak.
TURGUT GÜVEN