16 Temmuz 2017 Pazar

Basında Çıkan Haberimiz

Türkiye’nin en büyük termik santrali olan Zonguldak Eren Enerji’de ağır çalışma koşullarına ve düşük ücretlere karşı DİSK Enerji-Sen çatısı altında örgütlenmeye başlayan işçiler, işveren ve çevresindeki gerici çıkar ağlarının topyekun saldırısıyla karşı karşıya. Haklarını aradıkları için “huzur bozmakla”, “teröristlikle” itham edilen Eren Enerji işçileri karalama kampanyasını yürütenlere “Siz bize köstek olarak safınızı belli ettiniz. Aslında çok da umrumuzda değilsiniz” diye seslendikleri bir mektupla neden DİSK Enerji-Sen’li olduklarını anlattı
Zonguldak Eren Enerji’de DİSK’e bağlı Enerji-Sen üyesi işçilerin aylardır düşük ücretlere ve ağır çalışma koşullarına karşı yürüttüğü mücadele, Eren Enerji patronlarını destekleyen güdümlü sarı sendikaların temsilcileri tarafından hedef tahtasına kondu.
Gelik Belediyesi’nin AKP’li belediye başkanından BBP’ye, Memur-Sen ve Kamu-Sen’den Fikri Asım Fikir ve Düşünce Derneği ile TÜGVA’ya kentin gerici çıkar çevreleri, işçilerin Enerji-Sen çatısı altında yürüttüğü mücadeleye karşı “Bu iş DİSK’le olmaz” diye bir karalama kampanyası başlattı. Karalama kampanyası kapsamında sendika yöneticileri asılsız iddialarla hedef gösterildi.
Bugüne kadar “mümkün değil” diye reddedilen kimi taleplerinin örgütlenme süreciyle birlikte dikkate alındığını vurgulayan Eren Enerji işçileri ise “Oturdukları koltuklarında ‘bu iş DİSK ile olmaz’ diye bağıran zatlar, siz devletin sunduğu seçeneği kim olarak yok sayıyorsunuz veya yüzlerce işçinin iradesini ve aklını hiçe sayıp akıl vermeye kalkıyorsunuz?” diyerek, karalama kampanyasını yürütenlere yanıt verdi.

Şirketi savunmak için hak arayan işçiyi “terörist” ilan ettiler

AKP’li Gelik Belediye Başkanı Burhan Sezgin, “Eren Enerji bölgeye ciddi bir yatırım gerçekleştirmiştir” diyerek şirketin savunuculuğuna soyunurken, DİSK Enerji-Sen çatısı altında anayasal haklarını kullanarak örgütlenen işçileri “PKK’ya yakınlığı ile bilinen bir sendika ile hak arayışına girmelerini de açıkçası doğru bulmuyoruz” diye hedef gösterdi.
TÜGVA gibi iktidar bağlantılı dernekler de doğrudan hak arayışındaki işçileri hedef gösteren açıklamalar yayımladı. TÜGVA Merkez İlçe Başkanı Abdullah Püren de “Bizim için devletin  ve milletin bekası her şeyden önce gelmektedir. Devletin ve milletin bütünlüğü sarsıldıktan sonra, iç huzurumuz bozulduktan sonra işçi kardeşlerimiz sendikalı olmuş ne işe yarar. İşçi kardeşlerimizin sağduyulu davranmasını ve ülkemizin dinamikleri ile oynayan, kardeşlik hukukumuza zeval getiren kişi ve kuruluşlardan uzak durmasını özellikle istirham ediyorum” açıklamasında bulundu.
Kamu Sen ve Memur Sen yöneticileri ise “Bunların masaya oturup da doğru düzgün aldığı bir hakka rastlayamazsınız” diyerek, bugüne kadar taşeron enerji işçilerinin hak arama mücadelesinde ciddi kazanımlara imza atan ve bu sayede Eren Enerji işçilerinin tercih ettiği DİSK Enerji-Sen’i yıpratma çabasına girişti.
Bu karalama kampanyası karşısında seslerini duyurmakta zorlanan Enerji-Sen’li işçiler ise bir blog sayfası kurdu. İşçiler, erendayanisma.blogspot.com adresinde yayımladıkları mektupla haklarındaki iddialara yanıt verdi. Neden Enerji-Sen’li olduklarını anlatan işçiler, sözlerini “Derdimiz insanca yaşam standartlarına uygun, sendikalı, güvenceli olarak çalışmak” diyerek bitirdi.

Eren Enerji işçilerinin kaleme aldıkları mektubun tamamı:

Hepinizin bildiği üzere Eren Enerji’de uzun süredir yaşadığımız işten atılma tehditlerinin karşısında insanca bir yaşam sürebilmek, çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakabilmek ve her şeyden önce ekmeğimizi bir dilim daha büyütebilmek için sendikalaşma çalışması yürütmekteyiz. Kimilerine göre macera, ama bize göre umut olan bu yola çıkmadan önce yüzlerce çalışan işçi arkadaşımız ile bir araya gelerek kader birlikteliği yapacağımıza dair birbirimize söz verdik ve öyle çıktık bu yola. Sendikal tercihimizi yaparken de işçi sınıfının umudu olan DİSK’e bağlı Enerji-Sen Sendikasını seçtik. Bu yazıyı kaleme alan yüzlerce işçi ve ailelerimiz adına her türlü iftiraya, yalana ve karalamaya rağmen bizleri bir an olsun yalnız bırakmayan başta DİSK Genel Başkanı Sayın Kani BEKO’ya, Enerji-Sen Genel Sekreteri Süleyman Keskin’e ve DİSK ailesine sonsuz teşekkür ederiz.
“İş barışı bozuldu” diye ahkam kesenlerin görmediği iş barışının aslında hiç olmadığını biz biliriz
Neden sendikalı olmayı tercih ettiğimizi kısaca anlatmamıza rağmen tekrar değinmek isteriz. Her mesai başlangıcında “acaba kartımız bugün basacak mı” korkusu ile iş başı yapmak ne demek biz biliriz. Kartı basmayan, yani işten atılan arkadaşlarımız, derdini anlatacak bir insan bulamayıp gözlerimizin içine baktıklarında çaresiz kafamızı yere eğip, bu utancın parçası olmanın verdiği rahatsızlığı da biz biliriz. Yıllarca emek harcadığımız iş yerimizde iki yıl zam yapılmayacak denildiğinde çocuğun okulu, mutfak masrafı, faturası, ev kirası derken içinden çıkılamayacak bir hesaplamanın ne demek olduğunu da biz biliriz. İçtiğimiz suyun dahi hesabının yapıldığı ve bizlere deniz suyunun reva görüldüğü çalışma ortamının ne demek olduğunu ve de en önemlisi şirket yetkilileri küçülme gerekçeleri ile bizleri karşılarına çağırdıklarında, işimizin-aşımızın patronun iki dudağı arasında olduğunu görüp yaşadığımız çaresizliği de en iyi biz biliriz. Herkesin “şimdi iş barışı bozuldu” diye oturduğu yerde ahkam kestiği, rahat koltuklarında görmedikleri gerçek iş barışı denilen şeyin aslında bu iş yerinde hiç olmadığını da siz değil biz biliriz. Yaşanılan bu gerçekler sendikalı olmamızın, Enerji-Sen Sendikasını seçmemizin sadece bir parçasıdır.
“Bu iş DİSK ile olmaz” diye bağıran zatlar kim olarak yüzlerce işçinin iradesini ve aklını hiçe sayıp akıl vermeye kalkıyorsunuz
Bu ülkenin vatandaşları, çalışan-üretime katkısı olan işçileri olarak devletimizin bize sunmuş olduğu haklardan birini seçtik ve sendikalı olduk. Hepimiz kişisel e-devlet şifrelerimiz ile üye olduk. Devletin bize sunduğu seçeneklerden biri olan DİSK’i seçtik bunu da kendi irademiz ile gerçekleştirdik. Oturdukları koltuklarında “bu iş DİSK ile olmaz” diye bağıran zatlar, siz devletin sunduğu seçeneği kim olarak yok sayıyorsunuz veya yüzlerce işçinin iradesini ve aklını hiçe sayıp akıl vermeye kalkıyorsunuz? Biz sizlerden akıl değil, çıktığımız bu onurlu yolda destek beklerdik ama siz bize köstek olarak safınızı belli ettiniz. Aslında çok da umurumuzda değilsiniz. Bizim için dün şey ifade etmiyordunuz, bugün de bir şey ifade etmiyorsunuz. Bu tavırlarınız ile de yarın da bir şey ifade etmeyeceksiniz bunu da bilmenizi isteriz. Biz inandığımız ve güvendiğimiz sendikamızdan, her gün alışveriş yaptığımız esnafımızdan ve komşularımızdan tam desteği aldık, bize inananlara da sözümüz olsun biz kazandık ve kazanmaya da devam edeceğiz.
Şu konuya da değinmeden geçemeyeceğiz. Sözde işçilerden yanaymış gibi duran ama her gün sendikamıza saldıran siyasi partiler ve kalemi işçilerden yana hiç yazmayan, hep sermaye diye yazan, kimsenin takmadığı bir medya kuruluşumuz var. Çok açık ifade ediyoruz siyasi rant hesaplarınızı bizim ekmek mücadelemiz üzerinden yapmayın, bu mücadele çocuklarımızın yarınları için, işçilerin geleceği için. Sizin oy hesaplarınızdan biz anlamayız. İşçilerin gönlünü kazanmak istiyorsanız bizlerin yanında durun, inandığımız ve güvendiğimiz sendikamızın yanında durun. Başından beri gazetecilik adına birliğimizi baltalayan, en ağır iftiralar ile saldıran medya kuruluşunun da kim olduğunu biz ve Zonguldak halkı biliyor. Siz dün de böyleydiniz yarın da böyle olacaksınız. En son ciddiye alacaklarımız siz olacaksınız, bunu bilin istedik.
                       İşçi iradesi üzerinde hiçbir irade yoktur
Unutmadan yazmak isteriz bir de emek temsilcileri sendikalarımız var. Bilmez misiniz ki işçi iradesi üzerinde hiçbir irade yoktur. İşçilerin birliği esastır, en yüce değer emektir. Sizler bu değerleri çoktan unutmuşsunuz. Sorarız size, hangi çalışan işçi arkadaşımız size bizim adımıza işverenimiz ile görüşme yetkisi verdi de siz bu görüşmeleri bizi yok sayarak yaptınız? İşte tam da bu yüzden sarı sendikasınız ve o yüzden de tercihimiz siz olmadınız, olmayacaksınız da.
Tüm halkımızın bize destek verdiği bu mücadelemizde anayasal haklarımıza saldıranları da tek tek çocuklarımıza, komşularımıza, esnafımıza anlatacağız. Biz sendikalı olarak kazanmanın farkına vardık. Düne kadar yok sayılanlar olarak hepimiz biliyoruz ki artık varız. Yaşadığımız sorunlar toplumun her kesimi tarafından tartışılmakta, iş yeri kapısında kartımız basmadığında muhatap bulamadığımız günlerden sorunlarımızı anlatacağımız bir çalışma ortamına geldik. Artık normal içme suyu da içebiliyoruz ve iki yıl zam yok denildiği günlerden yetmez ama yüzde 8 oranında zam aldığımız durumlara da geldik. Bu kazanımların hepsini birliğimiz ve sendikamız sayesinde kazandık bu da herkes tarafından bilinsin isteriz. Sendikamız ile yol yürümeye devam edeceğiz. Onlara inanıyor ve güveniyoruz. Yaşadığımız bu sürece katkı sağladılar, sağlamaya da devam edeceklerinden hiçbir şüphemiz olmadığını belirtiriz ve sağduyulu yaklaşan işverenlerimize de teşekkür ederiz.
Son sözümüz olarak, şunu açık yüreklilik ile söylemek isteriz. Bizler emeğin başkenti olan şehrimizde şanlı bir tarih yazan maden işçilerinin çocuklarıyız ve bu şanlı mücadeleden dolayı babalarımız ile gurur duyarak büyüdük. Aynı şanlı mirası biz de çocuklarımıza bırakacağız. Devletimizin bize vermiş olduğu sendika seçme özgürlüğünü sonuna kadar kullanacağız. Yaşadığımız şehrimize yapılan yatırımların karşında değiliz. Biz insan olmaktan gelen haklarımızın karşılanması derdindeyiz. Çalışan bizlerin insanca yaşam standartlarına uygun, sendikalı, güvenceli olarak çalışması derdindeyiz.
Yaşasın işçilerin birliği!
Yaşasın Eren işçilerinin onurlu emek ve ekmek mücadelesi!
Yaşasın DİSK! Yaşasın Enerji-Sen!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder