5 Ekim 2017 Perşembe

BAŞARMAK İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE (Turgut GÜVEN)

 
 Turgut Güven yine yazdı ama bugün gecikerek yazdı. Direnişçi arkadaşlar ile kaldığımız yalnızlık içerisinde bizlere direnme gücü veren yazılara o kadar alışmıştık ki gelmeyince arama ihtiyacı hissettik. O kadarda mütevazi ve güzel bir insan gecikmeden dolayı özür dileyen yazısında da hak edene hakkını veren. Teşekkürler Turgut GÜVEN. İyi ki bizimlesin, direnenlerdensin. 

Eren Enerjinin işten çıkarılan işçileri yarın saat 16.15 de altıncı kez santral önünde basın açıklaması yapacaklar. Sendikal haklarını elde etmek için gelecek günlerde yeni eylemlerle seslerini duyurmaya çalışacaklar..
Eren Enerjinin patronu sendikal örgütlenme mücadelesi veren 14 işçiyi işten çıkardı. Bu işçilerden sekizi DİSK’e bağlı Enerji Sen, diğer altı işçi HAK-İŞ’e bağlı Enerji-iş üyesi.
DİSK’e bağlı sekiz işçi eylemlerin tam göbeğinde, çünkü sendikal haklarını elde etmenin yolunun direnme ile elde edeceklerine inanıyorlar. HAK-İŞ’e bağlı altı işçi üyesi oldukları sendikanın önerisiyle ise bu eylemlere katılmıyor. İkili görüşmelerle sorunun çözüleceğine inanıyorlar.
Aslında bu çarpıcı durum iki sendika arasındaki farkıda ortaya koyuyor. Biri hakkın, emeğin karşılığının direnerek, mücadele ederek kazanılacağını, diğeri ise önüne atılana razı olmayı ve çaresizliği anlatıyor.
İşte iki sendika arasındaki bu anlayış farkı, işçilerden bir kısmını mücadele edip direnmeye,diğerlerini ise iktidar partisinin milletvekilleriyle görüşmeye götürdü. İşçilerden bir kısmı, güç birliği yaparak kazanacağına, diğeri el pence divan durarak, karşısındakinin vicdanına sığınma, kendini acındırma peşinde.
Oysa işçi sınıfı tarihinde kazanılmış her hakkın ardında bilinçli mücadele olduğunu gösteriyor. Daha öncede yazdım, tekrarlayayım, işçi sınıfı tarihinde mücadele etmeden hakkını almak yoktur. Hiç bir patron işçisine sen bunu hak ettin al dememiştir. Patronun derdi kârına kâr katmaktır.
İşin özeti şu, hangi sendikaya üye olursa ol işçilerin derdi ortaktır. Ortak dert farklı yöntemlerle çözülemez, ortak dert omuz omuza mücadele ve güç birliğiyle çözülür. Mücadele alanı ise Eren Enerji Santralinin önünde işçi arkadaşının yanında olmaktan birlikte direnmekten geçer.
*****
Korkarak yaşanılacak sondan kaçış mümkün değildir. Aslında korkarak senin için hazırlanan sona da razı olursun.
Bunu neden yazdım! Bu güne kadar Eren işçilerinin yaptığı haklı eylemlere katılıp yakından takip ettim. İşten çıkarılan bu işçiler sendikal örgütlenme sonunda iş güvencesi ve toplu iş sözleşme masasına oturma ve kalıcı, geri alınamaz haklar elde etme peşindeler. Bunun içinde işten çıkarıldılar.
Eren patronunun sendikal örgütlenmeyi kırmak için verdiği ücret zammı ve sosyal haklar bir süre sonra rahatlıkla patron tarafından geri alınır. Toplu İş Sözleşmesiyle tarafların imza altına aldığı haklar hiç bir şekilde geri alınamaz.
Her hafta santral önünde direnen işçiler kimin için direniyor? Sadece kendileri için mi? Aynı zamanda Eren Enerji santrallerinde çalışan 1200’a yakın sınıfının diğer insanları için de direniyorlar. Ancak mücadele eden, direnen bu işçilerin haklarını kazanabilmesi için yardıma ihtiyaçları var.
Bu durumda Eren Enerjide çalışan işçilerinde kendi gelecekleri için yürekli olması gerekmiyor mu? İşten çıkarılan işçiler senin hakların içinde mücadele ederken sen onları nasıl görmezden gelebilirsin. Bu korku ve yüreksizlikle bir gün kapının önüne koyulmayacağının garantisi var mı?
Eğer bu sonla karşılaşmak istemiyorsan, dışarıda senin içinde direnen işçi arkadaşına yardım edememek vicdanını yaralıyorsa yapacağın bir şeyler var ve olmalı.
İşten çıkarılan arkadaşların santral önüne gelip basın açıklaması yapacağı gün sen de; topluca grip olup ve doktora gidebilirsin mesela! Bir hafta sonra Cuma günü canın öğlen yemek yemeyerek direnen arkadaşına elini uzatabilirsin. Bir sonraki Cuma iş yerinden çıktığında servis araçlarına binmeyerek evinize yürüyerek gider sağlık için yürüyüş yaparsın örneğin.
İşte o zaman bak bakalım devran nasıl dönüyor!
******
Bu saatten sonra da Termik Santral kurulmasını istemiyoruz. Tüm halkımız da istemiyor. Yarın ki toplantıya da tüm Zonguldak’ta seçimle makamlara gelmiş insanların hepsini, halkı temsil eden hepsini yarın saat 10’da Çevre Bakanlığı’nın 4’üncü katında gerçekleşecek olan değerlendirme toplantısına davet ediyorum.
Yukarıdaki sözler Çatalağzı Belediye Başkanı Adnan Akgün‘e ait. Doğru bir çağrı mı? Evet doğru. Halkı yöresine sahip çıkmaya çağırıyor.
Bu çağrıyı yapan ve halktan yardım isteyen Çatalağzı Belediye Başkanı Adnan Akgün desteğin önemini o kadar kavramış ki (!) Eren Enerji tarafından işten çıkarılan işçilerin “bize sahip çıkın, destek olun” çağrılarını bu güne kadar duymamış olması manidar değil mi?
Bn direnen işçilerden biri olsaydı cevabım, “Adnan Başkan ya hep beraber batacağız, ya birlikte çıkacağız, bunun başka yolu yok” olurdu.
****
Eren İşçilerinin örgütlenme mücadelesine destek yerine köstek olan emekten yana olduğunu dilinden düşürmeyen Muslu Belediye Başkanı Sabahattin Adıyaman bakın en yapmış.
Gelikten Halk otobüsüne binin koltuklar kirlenmesin diye oturmayan maden işçilerini camı kırık telefonuyla çeken Aslı’dan çok etkilenip ona yeni telefon hediye etmiş. Aslı’yı ve maden işçilerini aileleriyle birlikte iki günlük tatile göndermiş.
Muslu Belediyesinin böyle bir harcama kalemi varmı bilemem konu oda değil. Maden işçileri ve Aslı ile Karadon Müessesesi önünde buluşan ve tv kanallarına muhteşem (!) bir de konuşma yapan Adıyaman, emekten, işçilerden gurur duymaktan, onların onurundan falan bahsetmiş.
Eren İççilerinin örgütlenmesi mücadelesinde Eren patronunun yanında yer alan Adıyaman böyle şovlar yaparak kendini emekten yana gösterme çabası bana inandırcı olmadığı gibi gülünçte geldi.
Vicdan azabı işte böyle bir şeydir, insanı ezer, bir şeyler yapmaya zorlar. Adıyaman emekten yana ve vicdanını rahatlatmak istiyorsa önce kapısının önündeki mücadeleye sahip çıkacak.
TURGUT GÜVEN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder