8 Kasım 2017 Çarşamba

Her Cuma Aynı Kapıda (Hakan KÜÇÜK)

Hakan KÜÇÜK yazdı. Direnen işçiler olarak kalemine sağlık diyoruz.

Her Cuma, seslerinin gücüne sözlerinin gücünü katıp ekmeklerinin yolunda koşar adım fırlıyorlar yataklarından da aynı kapının önünde buluştuklarında dostça sarılıp birbirlerine, bizim gözümüzün içine bakıyorlar bir anıt gibi. Gözlerimizi kaçırıyoruz onlardan da bir ayna gibi günün ışığını yansıtan gözlerimiz iki küçük çukura dönüşüyor yüzümüzde; içimizden ölüyoruz!
Her Cuma; sevgilerini, sevdiklerini, anılarını, acılarını evlerinde bırakıp çıkıyorlar yollara… Yok diyorlar vazgeçmek, kazanana kadar! Tarih kazananların propagandasıdır sonuçta, onların öykülerini yazmıyor hiçbir kitap, yeniden yazmak için kitapları bir daha ki Cuma gününde buluşmaya sözleşiyorlar!
Her Cuma evden attıkları ilk adım sonraki hayatlarından bir kayıp değil, hatta hayata anlam veren bir kanal buluyor da yeşertiyor umutsuzluğun çiçeklerinin bahçesine yeni bir hayatı! Tarih dedim ya kimin elindeyse kılıç onu yazıyor, umudun yolundan da gelir birileri diye ayak izlerini bırakıyorlar arkalarında; yürüyorlar kapı açılana kadar!
Her Cuma evet her Cuma; yalnız bırakıldıkları her Cuma, bize küsmedikleri her Cuma, bizden vazgeçmedikleri her Cuma, ekmeklerini bırakmadıkları her Cuma, inat etmekten vazgeçmedikleri her Cuma, Eren Kapısı’nda her Cuma!
Yer altında kardeşleri nasıl aşındırdılarsa imkansızlıkların duvarlarını, işte öyle aşındırıyorlar açılmayan kapıları; açana dek!
Açılana kadar gerilip bir dalga gibi yeniden çarpıyorlar kapılara, sonra yeniden! Kapıyı açarlar mı diye beklemiyorlar, zira kimse açamaz onlardan başka kendi kanallarının oyuklarını… Kapıları kendi elleriyle açana kadar yılmıyorlar, geri adım atmıyorlar… İstemiyorlar hiç kimsenin lütfunu… Lütfetmek bir yukarıdalıktır çünkü, kendilerinden yukarısı da aşağısı da yok; biliyorlar!
Kendi yolunu kendi yaratanlardan korkanlar, korkuyorlar istikametlerinden… Arta kalan zamanlarında kafa yoran adamlar bunlar, asırlık kökleri olan ağaçlar gibi adamlar bunlar, vazgeçmeyi bilmeyen adamlar bunlar, kendinden başkasını da sevebilen adamlar bunlar!
Gücün yanında yer alanların dostluğu, güç yitirilene kadar sürer… Yokluğun kıyısında dostluğunu bölüşüp hayatı ortak edenlerin dirayeti de ömürden ömüre sıçrar devam eder. Bu gün Eren İşçileri olur adları, yarın madenciler… Ne farkeder… Sonuçta üzüm gibi ezildikten sonra hepimiz aynı şarabız!
Ne denir başka bilmem… İyiler kazanacak!
Etiketler:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder